Özgüven Nasıl Kazanılır?

Yazar Leyla Kaya AlkılıçPsikolog • 29 Eylül 2021 • Yorumlar:

Özgüven, en temelde kişinin kendine bakış açısını, kendisini nasıl gördüğünü ifade etmektedir.

Kendisine dair duygu, düşünce ve değerlendirmeleri olumlu olan kişilerin yüksek bir özgüvene; tam tersine bu değerlendirmeleri olumsuz olan kişilerin ise daha düşük özgüvene sahip oldukları söylenebilir.

Kişinin kendisine yönelik değerlendirmelerinin olumlu veya olumsuz olması, onun hayatında pek çok alanı etkilemektedir. Diğer insanlarla ilişkilerin, kişinin kendisinden beklentilerinin, hatalarına veya zayıflıklarına karşı vereceği tepkilerin ve daha birçok duruma yönelik tavır ve davranışların arkasında özgüven konusu yatmaktadır.

Özgüveni yüksek olan kişiler, kendilerini oldukları gibi kabul etme konusunda rahattır; hata veya zayıflıklarına karşı toleransları daha yüksektir; kendilerine değer verme ve kendilerini takdir etme noktasında daha başarılıdırlar; yeni fikirlere ve kendilerini geliştirmeye açıktırlar.

Özgüveni düşük olan kişiler ise kendilerini zayıf, yetersiz veya eksik görebilmektedir; kendileri hakkındaki düşünceleri eleştirel ve acımasızdır; kendilerinden bir türlü emin olamazlar; sosyal, mesleki ya da akademik alanlarda daha az risk alırlar; ilgi odağı ya da eleştiriye hedef olmaktan kaçınırlar.

Özgüvenin daha çok çocuklukta geliştiği bilinmekle birlikte, hayatın ilerleyen dönemlerinde de özgüveni geliştirecek ya da azaltacak yaşantılar olabilmektedir.

Düşük özgüven ele alındığında, arka planda daha çok kişinin kendisine karşı aşırı eleştirel ve yargılayıcı iç sesinin yer aldığını söylemek mümkündür. Yani çocuklukta nasıl gelişmiş olursa olsun, düşük özgüvenin sürmesine sebep olan en temel faktör, kişinin kendisini acımasızca eleştirmeye devam etmesidir.

Bu yüzden özgüveni geliştirmek için en temelde, olumsuz iç sesin ve kendimize neler söylediğimizin farkına varmak önemlidir. Özeleştirel düşüncelerin farkında olmak kolay değildir. Özellikle uzun süredir özgüven eksikliği varsa; özeleştiri bir alışkanlık, kişinin kendisiyle ilgili düşüncelerinde bir rutin halini almış olabilir. Özeleştiri, duyguları doğrudan etkilemektedir. Bu yüzden özellikle suçlu, üzgün, sinirli ya da öfkeli vb hissettiğimizde, bu duygularımızı takip etmek, özeleştirel düşüncelerimizi yakalamada bize yol gösterecektir.

Bir sonraki adım, onları fark ettikçe not etmektir. Sonraki adım ise o düşünceleri sorgulamak, gerçeğe uygunluğunu değerlendirmek ve alternatif düşüncelerle duruma uygun hale dönüştürmektir.

Tüm bu süreç oldukça emek istemekte ve kişi için zorlayıcı olabilmektedir. Bu yüzden özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi yöntemiyle ilerleyen bir terapi süreci, kişi için oldukça faydalı olacaktır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)