İnsan, evrimsel olarak varoluşundan bu yana kendisinin vücut bütünlüğünü tehdit eden; açlık, susuzluk, vahşi bir hayvanın avı olmak, doğal afetler, savaşlar, kayıplar gibi çeşitli stresörlere maruz kalan, travmatik deneyimler sonucunda acı çeken ve buna rağmen hayatta kalan bir canlıdır. İnsanları diğer canlılardan ayıran başlıca özelliklerden biri muhakeme yeteneği olarak kabul edilmektedir (Kuhn, 2015). İnsanlar yaşadıklarını değiştirememekle birlikte onlar üzerine düşünüp içgörü kazanarak, acılarıyla bağ kurarak ve onları anlamlandırarak uyum sağlayabilmekte ve çeşitli baş etme mekanizmalarıyla zorlayıcı deneyimlerinin üstesinden gelebilmektedir (Konner, 2007). Bu bakımdan psikolojik dayanıklılık, uyum sağlama ve baş etme mekanizmasının insan üzerindeki önemli çıktılarından biridir (Herman vd., 2011).
Dayanıklılık yani “resiliens” kavramı Latince kökenli olup “bir maddenin form değişikliği sonucu niteliğinin değişmesi” şeklinde tanımlanmıştır. Bu açıklamaya göre dayanıklılık, bir maddenin elastiklik yeteneğini koruması, darbe aldıktan sonra önceki durumuna geri gelmesi ve daha da kuvvetli bir versiyona dönüşmesi anlamına gelmektedir (Green, 2002; akt. Gizir, 2007). Dayanıklılığın somut bir nesne üzerinden tanımlanması aynı zamanda “psikolojik dayanıklılık” kavramının dünyadaki somut örneklerini gözlemleyebilmemize olanak tanımıştır. Psikoloji alan yazanında psikolojik dayanıklılık karşımıza “psikolojik sağlamlık ve yılmazlık” olarak da çıkmaktadır (Börekçi ve Gerçek, 2018). Fraser ve arkadaşları (1999) dayanıklılığın psikolojik karşılığını şu şekilde tanımlamıştır: “Psikolojik dayanıklılık, çetin hayat mücadeleleri sonucunu kendi lehine dönüştürebilme ve alışılmadık durumlara uyum sağlama yeteneğidir.”
Dünden bugüne karmaşık sistemlere sahip ülkelerin dinamiklerini incelendiğinde sahici bir belirsizliğin topluma maruz bırakıldığı görülmektedir (Clauss-Ehlers, 2008). Toplum zihin dünyasını da etkilen bin bir türlü belirsizlik senaryoları ve yaşadığı sıkıntılara yönelik baş etme mekanizmaları üzerine odaklandıkça yaşadıkları sıkıntıların hafiflediğini gözlemlenmiştir (Folke, 2016). Psikolojik dayanıklılık belirsizliğin yoğun yaşandığı bağlamlarda bireylere koruyucu ve sürdürülebilir bir alan sunmaktadır (Konner, 2007). Sürekli değişen dinamikler karşısında bireyin büyümesini sürdürmesi ve hatta bulunduğu noktadan daha ileri bir noktaya gitmesi demektir (Herman vd., 2011). Bireyin gelişimi için olabildiğince az stresöre maruz kalması gerektiğini öne süren bir akım bulunsa da aslında durum düşünüldüğünden daha farklıdır (Clauss,Ehlers, 2008).
Kişi ne kadar farklı senaryoya maruz kalırsa kişinin baş etme mekanizmalarındaki çeşitlilik artmakta ve bu çeşitliliği benzer senaryodaki diğer stresörler için uygulayabilmektedir. Bu durum, çocuğunu her türlü mikroptan sakınan bir ebeveynin tutumuna benzetilebilir (Segerstrom ve Miller, 2004). Vücudu hiçbir mikroba aşina olmayan bir vücut mikropları çok daha yıkıcı bir şekilde algılar çünkü zamanında onun ne olduğunu tanımamış ve onunla nasıl savaşabileceğine yönelik bir davranış kalıbı geliştirmemiştir (Segerstrom ve Miller, 2004). Fakat mikroplara aşina bir beden, onlara karşı nasıl uyum sağlayabileceğini bilen bir donanıma sahiptir (Segerstrom ve Miller, 2004). Tıpkı psikolojik dayanıklılığı olan bireyin sorunlarına karşı nasıl uyumlanacağına dair donanımı olduğu gibi. Bu donanımı bir ağaca benzetebiliriz (Tedeschi ve Calhaun, 2004). Ağacın kökünden gelen besin budanmış bir dala gelemediğinde besini farklı yollardan ağacın diğer kısımlarına ulaşır. Besinler cılız kalmış diğer dallara ek bir besin olarak gider ve farklı kısımlarını güçlendirir (Tedeschi ve Calhaun, 2004). Bazen de budanmış kısımdan minik yeni dalların çıkmasına zemin hazırlayan ufak yollar açar (Tedeschi ve Calhaun, 2004). İnsan hayatında da tıpkı bu benzetmenin karşılığı bulunur. Sevilen bir nesnenin kaybı durumunda içgörü kazanmış kişilerde; kendine uygun yeni yollar oluşturmak, olay sonrasında nereyi beslemesi gerektiğini tespit etmek, yeni yolların filizlenmesine izin vermek ve zorlayıcı mevsim değişikliklerine yönelik kırılacak kadar sert değil de esnek bir yapı sergilemek gibi psikolojik sağlamlığın metaforal karşılığı olan edimler görülmektedir (Wu, Feder, Cohen vd., 2013).
Psikolojik dayanıklılığı yüksek olan bireyler, stresli bir yaşama daha hızlı uyum sağlayabilme kabiliyetine ve karşılaşılan stresörlere karşı olumlu baş etme mekanizmalarını keşfetme özelliğine sahiptirler (Masten, Best ve Garmezy, 1990). Yapılan araştırmalar da bu görüşü desteklemektedir (Morrison ve Pidgeon, 2017; Sandler, Wolchik vd., 2003; Evan, 2011). Zorlayıcı koşullar içerisindeki yaşayan çocuklarla yapılan bir çalışmada çocukların yaşadıkları tüm olumsuzluklar rağmen güçlerini yitirmemeleri araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Bu çocukların diğerlerinden hangi konuda ayrılıyor olduğunu araştırmışlar ve psikolojik yönden daha dayanıklı cevaplar verdiklerini gözlemlemişlerdir. Yaş aralığı fark etmeksizin görülmektedir ki insanlar yaşadıkları olumsuz deneyimlerin sonuçlarına direnmede ve hayatın onlara sunduğu sorumluluklarla başa çıkmada daha başarılıdır (Engle, Castle, & Menon, 1996).
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.