Sanal Uyuşturucu = FOMO

Yazar Fundem EcePsikolog • 14 Ağustos 2018 • Yorumlar:

Yaşamımızın her anında aktif olarak yer alan en büyük durumlardan biri hatta en büyüğü olarak ‘sosyal medya’ karşımıza çıkmaktadır. Sosyal medyadaki bilgi akışı çılgınlığı o kadar yoğundur ki bu bir süre sonrasında sürekli takipte kalınması gereken bir olgu olmaktadır.

FOMO; açılımı; ‘fear of missing out’ yani gündemi-gelişmeleri kaçırma korkusu ve bununla bağlantılı olarak elinde sürekli akıllı telefonlar olan, uykusuz ve işlevselliğini yitirmeye başlayan bir kuşaktan bahsedilebilir. Bu korkunun oluşmasındaki neden kontrol gücünü elden kaybedeceğim düşüncesi ile bağlantılıdır. Her an, her şeyden haberdar olmak isteyen kişi; rutin yapması gereken işlere kendini vermekte zorlanır çünkü gündem bir yandan onun kontrolü dışında akmaktadır ve o takip edememektedir. Bununla bağlantılı olarak ‘nomofobi’ diye adlandırılan telefona bağımlılık durumu ortaya çıkar.

Sosyal medyada yer almamak ve yer alınca da istenilen miktarda beğeni ve yorum almamak kişide kendisinin ‘onaylanmayan ve beğenilmeyen kimse’ olduğu düşüncesini uyandırmaktadır. Bu da bireyin özgüveninde düşüş gerçekleşmesine yol açmaktadır.

“FOMO tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık mıdır?” sorunu sıklıkla duymaktayım. Eğer yaşamınızda sosyal medya çok önemli bir rol oynuyorsa, uzak kaldığınızda kriz halinde hemen sosyal medya hesaplarınıza koşmak istiyorsanız yani yoksunluk belirtisi gösteriyorsanız, ona kavuştuğunuzda rahatlama hissi yaşıyorsanız ve sosyal medya hesaplarınızdan uzak kaldığınızda mutsuz oluyorsanız; bu tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık durumuna ulaşmış demektir. Çünkü yaşam kalitenizde ciddi anlamda tahribata yol açmaktadır.

FOMO en çok Z kuşağı bireylerde yani 15-35 yaş arası “internet çağı çocuğu” diyebileceklerimizde görülmektedir. Özellikle de erkeklerde daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.

Daha çok bilgisayar başında çalışan bireylerde FOMO görülmektedir. Sosyal medya sayesinde sosyalleşen kişilerde de FOMO ortaya çıkmaktadır. Sosyal medya ortadan kalktığında yalnızlaşan ve mutsuz kişilerdir.

Aile içerisinde de arkadaş çevresinde de yüz yüze yani gerçek olan ilişkileri zedelemektedir. Çünkü herkes elinde telefonuyla gerçek yaşamdan koparak, “sosyal engelli” bireylere dönüşmeye başlamaktadırlar.

Peki yaşamımızda hiç mi yer almayacak? Tabiiki hayır. Ancak asıl olan şey tüm yaşamımızı sarıp sarmalayan bir amaç olması yerine araç olması gerekmektedir.

Bundan kurtulmak ilk aşamada zorlu olacaktır; bireysel olarak baş edemiyorsanız; artık yaşam kalitenizde düşüş; ilişkilerinizde bozulmalar ve işlevsellikte sorunlar yaşıyorsanız mutlaka bir uzmandan destek almanızı öneririm.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)