Her birey, yaşamın zorluklarıyla başa çıkmak, içsel kaygıyı yönetmek ve benlik bütünlüğünü korumak için doğuştan gelen ve sonradan öğrenilen bir dizi strateji kullanır. Bu stratejilere Savunma Mekanizmaları adını veriyoruz. Psikodinamik kuramın merkezinde yer alan bu kavramlar, sadece patolojik durumları açıklamakla kalmaz; günlük yaşantımızdaki tepkilerimizi, iletişim tarzımızı ve hatta partner seçimlerimizi dahi yöneten bilinçdışı bir “görünmez kalkan” görevi görür.
Bu kalkanın varlığı, Ego’nun zihnimizdeki çetin rolünden kaynaklanır. Ego, ilkel dürtülerin kaynağı olan İd ile toplumsal kuralların ve vicdanın kaynağı olan SüperEgo arasındaki sürekli çatışmayı yönetmek zorundadır. Savunma mekanizmaları, Ego’nun bu baskı altında hissettiği yoğun kaygıyı azaltmak için başvurduğu otomatik, genellikle bilinçdışı tepkilerdir.
Savunma mekanizmaları, doğaları gereği iyi ya da kötü değildir; ancak kullanılış biçimleri, yoğunlukları ve katılaşma düzeyleri, bireyin yaşam kalitesini doğrudan etkiler.
Bu mekanizmaların aşırı kullanımı veya katılaşması, kişinin gerçeklikle olan temasını bozar ve ruhsal enerji tüketir. Örneğin, bir hatayı asla kabul etmemek için sürekli Yansıtma (Projection) mekanizmasını kullanan bir birey, hatalarının sorumluluğunu sürekli başkalarına yükleyerek anlık rahatlama bulur; ancak uzun vadede kimseyle sağlıklı ve derin bir ilişki kuramaz, zira tüm sorunları dışarıda görür.
Savunmalar, sadece terapi odasında değil, iş ilişkilerimizden romantik partner seçimlerimize kadar her an kendini gösterir:
Bireyin kabul edilemez duygu veya davranışlarını, mantıklı ve kabul edilebilir gerekçelerle açıklamasıdır. Örneğin: “Zaten o işi istemiyordum, o yüzden başvurunun reddedilmesi önemli değil.” Bu, aslında bir hayal kırıklığından kaçınma çabasıdır.
Gözle görülür bir gerçeği (örn: ilişkinin bitmiş olduğunu, bir sağlık sorununun varlığını) kabul etmeyi bilinçdışı olarak reddetmektir. Bu, anlık olarak acıyı dindirir ancak bireyin gerekli adımları atmasını ve sorunla yüzleşmesini engeller.
Başka bir kişinin (genellikle ebeveyn veya otorite figürü) tutum, davranış veya eleştirilerinin kişiliğin bir parçası haline getirilmesidir. Bu, kişinin kendine karşı acımasız ve yargılayıcı olmasına neden olan İç Eleştirmenin temelini oluşturur.
Bütüncül Psikoterapi çerçevesinde ele aldığımız savunma mekanizmaları, danışanın ruhsal yapısını ve kişilik organizasyonunu anlamanın anahtarıdır. Terapide amaç, danışanın savunmalarını yıkmak değil, işlevsiz ve katılaşmış savunmaların farkına varmasını ve bu savunmaların altında yatan asıl kaygıyı anlamlandırmasını sağlamaktır. Bu yapısal değişim süreci şu aşamalarda ilerler:
Terapist, danışanın seans odasında dahi bilinçdışı olarak kullandığı savunmaları (örneğin: konuyu duygusallaşmadan önce bilişselleştirmek) nazikçe yansıtır. Danışan, bu yansıtma sayesinde dışarıdan bir gözle kendi işleyişini görerek içgörü kazanır.
Danışanla birlikte, “Bu savunma sizi bugün neyden koruyor? Geçmişte sizi nasıl korumuştu? Bu korumanın bugüne maliyeti nedir?” gibi sorularla savunmanın altında yatan asıl kaygı kaynağı belirlenir. Bu, kaygının kökenine, yani psikodinamik derinliğe inmemizi sağlar.
Bilişsel ve davranışsal teknikler kullanılarak, kişinin gerçeklikle daha uyumlu, daha olgun ve daha esnek savunmalar (örneğin: Yüceltme - Sublimation veya Özdeşleşme - Identification) kullanması sağlanır. Amaç, katı bir yapıyı esnek ve dinamik bir yapıya dönüştürmektir.
Yaşadığımız sorunların çoğu, hayatımızı yöneten ancak göremediğimiz savunma mekanizmalarımızın eseridir. Bu mekanizmaların farkına varmak, yetişkinlikte kendimize ve ilişkilerimize rehberlik etme yeteneğimizin anahtarıdır. Kişisel gelişim ve ruhsal olgunluk, bu görünmez kalkanı indirme cesaretiyle başlar. Bütüncül ve psikodinamik yönelimli psikoterapi, bu kalkanın altında gizlenen gerçek benliği ve iyileşme potansiyelini açığa çıkarma yolculuğunuzda size bilimsel ve etik bir rehberlik sunar. Kendi iç dünyanızla barışarak, daha otantik ve özgür bir yaşam inşa etmeniz mümkündür.
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.
08/12/2025
08/12/2025
26/09/2025