Sınırdurum (Borderline) Kişilik Bozukluğu

Yazar Gülseren Batumlu CanPsikolog • 3 Nisan 2022 • Yorumlar:

DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabında, Borderline Kişilik Bozukluğu kişilik bozukluklularının içinde bulunduğu B Kümesi başlığı altında göstermiştir.

Sınırdurum Kişilik Bozukluğunun başlıca özelliği kişiler arasındaki ilişki ve iletişim tarzlarında kimlik duygusunda ve duygulanımında çelişki olması ve tutarlı olarak görülmeyen güdüleri kontrol altına almakta sıkıntı yaşamalarıdır. Toplum içinde yaygın olma ve sürekli görülme oranı %2-3 iken psikiyatri klinikleri incelendiğinde ise kişilik bozukluğu vakalarının %30-60’ını oluşturdukları görülmektedir. Kadınlarda görülme oranı erkeklere göre 3 kat daha fazladır. Bu bireyler gerçek olmayan terk edilme korkusuyla fazlasıyla uğraşır (5th ed.; American Psychiatric Association, 2013).

Sevdikleri kişilerin, arkadaşlarının ve yakınlarının onları terk edip gitmelerinden fazlasıyla korkarlar ve bu tarz korkulara maruz kalmamak için çok zahmet ve çaba içine girerler. Yakınlarını ve sevdikleri insanları kontrol altında tutabilmek adına, onları suçluluk psikolojisine sokmak, ruhen ve vicdanen çöküntü içine sokmak ve duygusal yıkım yaşatmak gibi değişik yöntemlere baş vururlar (5th ed.; American Psychiatric Association, 2013)

Karşısındaki bireylerin özelliklerini fazlasıyla abartma ya da yerin dibine sokma düşüncelerine ve bu düşünceler arasında gelgitler yaşamasına, sebep olan gergin ve tutarlı olmayan kişiler arası ilişkilere sahiptirler (5th ed.; American Psychiatric Association, 2013).

DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’nın belirtildiği hali ile, bir kişiye Sınırdurum Kişilik Bozukluğu teşhisi koyabilmek için aşağıda bulunan maddelerin en az beş tanesini ya da daha fazlasını bulunduruyor olması gerekmektedir (American Psychiatric Association, 2013).

DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’nın Narsistik Kişilik Bozukluğu bulunan bireyler için listelediği tanı kriterlerinin aşağıda verilen şekilde belirtilmesi mümkündür.

  1. Kişi gerçekte var olma ihtimali olan ya da hayali bir terkedilme senaryosundan bile kaçınmak için fazlasıyla zaman harcar (5th ed.; American Psychiatric Association, 2013).

  2. Kişilerarası ilişkiler açısından bakıldığında, karşısındaki kişileri kendi gözünde yüceltme ve yerme olmak üzere iki uç arasında kurulan tutarsız ilişkiler olduğu görülmektedir (American Psychiatric Association, 2013).

  3. Kimlik konusunda karmaşa yaşamaktadır. Kişinin benlik algısında tutarlılıktan söz edilemez (American Psychiatric Association, 2013)

  4. Kişi sonucunu düşünmeden ve kendisine zarar gelme ihtimali yüksek olan dürtüsel davranışlarda bulunur. Bu dürtüsel davranışlara örnek olarak, parasının tüketimi konusunda hesapsız davranma, sorun yaratabilecek cinsel ilişkiler, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı, kendisinin ya da bir başkasının hayatını tehlikeye atacak şekilde araç kullanımı olabilir (Öztürk, Uluşahin, 2016).

  5. Kişinin intihar düşüncesi olmasa bile çevresindeki insanları tedirgin etmek ve göz korkutmak için öyleymiş gibi davranır ya da tekrarlayan intihar davranışları gösterir.

  6. Sınırdurum Kişilik Bozukluğu kişinin duygulanımında net bir şekilde tutarsızlığa sebep olur (American Psychiatric Association, 2013).

  7. Kendisini sürekli olarak boşlukta hissederler.

  8. Öfkesini yönetme konusunda sorun yaşama, yoğun öfke nöbetleri ya da uzun süren öfke hali

  9. Kişi dönem dönem paranoid düşüncelere sahip olabilir ya da strese bağlı disasiyasyon belirtileri görülebilir.

Sınırdurum Kişilik Bozukluğu DSM-5 içerisinde yer aldığı zamandan beri bu kişilik bozukluğunu birinci eksenin içine almasına yönelik çaba sarf edilmektedir. Bazı araştırmacılar Sınırdurum Kişilik Bozukluğunu şizofreniye yakın bir noktaya koymaya çalışırken bu konuda birçok araştırmacı duygudurum ile ilişkilendirmektedir (Belli, H., Ural, C., Akbudak, M., 2013).

Geçmişte yapılan çalışmalarda Sınırdurum kişilik bozukluğun seyrinde ilaçların ve psikoterapi kullanılmasının önemli olduğu görülmüştür. Aynı zamanda hastalığın incelenmesinde tanı koyabilme adına daha fazla tanı aracının bulunması gerektiği de anlaşılmıştır (Aydemir, 2015)

Borderline Kişilik Bozukluğu, birçok benzerlik olması nedeni ile diğer hastalıklarla karıştırılabilmektedir. Diğer bozukluklar ille karıştırılıyor olması normal olarak kabul ediliyor. Kişiye tanı koyma sürecinde özenli bir süreçten geçirilesi karışıklıkların önlenmesi açısından önemli olacaktır (Öztürk, Uluşahin, 2016).

Borderline Kişilik Bozukluğu ve Histriyonik Kişilik Bozukluğunun ortak özellikleri olan kişilerde iki bozuklukta da amaçlarına ulaşmak için çevresinde bulunan herkesi çıkarları doğrultusunda sömürme söz konusudur. Bu iki bozukluğu birbirinden ayırmak için bakılması gereken önemli nokta, kişinin boşluk hissinden söz ediyor olması ve intihara yönelik düşüncelerdir (Öztürk, Uluşahin, 2016).

Narsisistik Kişilik Bozukluğu ve Sınırdurum Kişilik Bozuklukları incelendiğinde iki bozuklukta da çok hızlı bir şekilde ve gösterilmesi gerekenden fazla öfke durumu görülmektedir (Kernberg, 1975).

Antisosyal Kişilik Bozukluğu ve Sınırdurum Kişilik Bozukluğu da DSM- 5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabında aynı küme altında yer almakta ve karakteristik özellikleri bakımından birbirlerine benzer özellikleri olduğu görülmektedir  (Öztürk, Uluşahin, 2016).

Bağımlı Kişilik Bozukluğu ve Sınırdurum Kişilik Bozukluğu incelendiği zaman, iki kişilik bozukluğunda da terk edilme durumuna karşı aşırı tepki ve terk edilme düşüncesi ile ortaya çıkan bunaltı olduğu görülebilir (Öztürk, Uluşahin, 2016).

Psikoz ve Sınırdurum Kişilik Bozukluğu değerlendirildiği zaman, Sınırdurum Kişilik Bozukluğu olan hastalarda, bazı zaman ve durumlarda çözülme işaretleri, algıda belirli bir düzeyde bozukluk belirtileri ya da paranoid içerikli düşünceler olduğu görülmüştür. Bu durumlar göz önünde bulundurularak kişiye psikoz tanısı koyulabilmektedir (Öztürk, Uluşahin, 2016).

Dikkat Edilmesi Gereken Diğer Durumlar ve Sınırdurum Kişilik Bozukluğu

Ergenlik dönemi tipik özelliklerinden gel gitleri olan hayat sitili yönünden bakıldığı zaman Sınırdurum Kişilik Bozukluğu tanı kriterlerine benzerlik göstermekte olduğu ve karışıklık yaratabileceği görülmektedir (Öztürk, Uluşahin, 2016).

Birey tedavi sürecine başlatılmadan önce tanı koyma işleminin titizlikle yapılması gerekmektedir. Tanı koyma sürecinde yaşanabilecek güçlüklerden bir tanesi de bireyde Sınırdurum Kişilik Bozukluğu ile yeme bozuklukları veya madde kullanımı gibi başka rahatsızlıklar ve davranış alışkanlıklarının da bulunması durumudur (Öztürk, Uluşahin, 2016).

Daha önce tıpkı DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı Sınırdurum Kişilik Bozukluğu tanı kriterlerinde de belirtildiği gibi birey aşırı sevme ya da tam tersi nefret etme, yüceltme veya yerme gibi iki uç düşüncenin arasında gel git yaşaması durumudur. Bu kişilerin bunalım yaşama olasılıkları oldukça yüksektir, bunun sebebi olarak; kişinin çevresindeki insanlarla iletişimi olumsuz etkilemekte ve yine aynı durum kendinse karşı yaklaşımını da etkilemektedir (Orçunlular, 2016).

Sınırdurum kişilik gelişmesinde önemli rol oynayan risk faktörleri; biyolojik nedenler, ebeveynlerden ayrılması, aile içi şiddete maruz kalma, evlatlık edinilme, aile üyelerinden birinde ya da birkaçında suç hikayelerinin olması, uygun görülmeyen ebeveyn davranışı ve tutumlarına maruz kalma, doğum anında meydana gelen risk faktörleri birinci dereceden akrabalarda psikiyatrik bozuklukların bulunması durumu, kaygı bozuklukları, depresyon ve intihar eğilimleri, çocukluk dönemi istismarlarıdır (Öztürk, Uluşahin, 2016)

Sınırdurum Kişilik Bozukluğu birkaç temel nokta üzerine odaklanır; Kişiler arası ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımdaki değişkenlik ve belirgin dürtüsellik. Önceleri kendilerine yönelik algıları farklılıklar gösterir, kendisini çok güzel,  çalışkan, zeki olarak görürken bir anda değişen duyguları ve düşünceleri sebebi ile kendisini çok önemsiz, işe yaramaz biri olarak algılayabilir. Sınırdurum Kişilik Bozukluğu tanısı alan kişilerin çocukluk çağlarında bakım verenler tarafından az denebilecek miktarda ilgi görmesinin yarattığı olumsuz sonuçlar olabilmektedir. Bu durumun tam tersi olacak şekilde çocukluk döneminde yoğun ve baskıcı bir şekilde kontrol altında bulunmaktan kaynaklanan, bağımsızlığının kısıtlanarak özerliğinin gelişmesinin önlenmesi ve kişinin öz benline yönelik belirli tanımlamalar yapamaması aynı şekilde sonuçlanabilmekte olduğunu göstermektedir  (Öztürk, Uluşahin, 2016).

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)