Sorumluluk Bilincinin Kazandırılması

Yazar Kübra MetePsikolog • 17 Temmuz 2019 • Yorumlar:

“Halkalardan biri gevşerse, zincirin tümü kopar.”

Pek çok ebeveyn çocuklarının öz güvenli hareket edebilen, kendi kararlarını verebilen ve karşılaştığı problemlerin üstünden kolayca gelebilen çocuklar olmalarını arzu ederler. Erken yaşlardan itibaren aile içindeki tutumlara uygun olarak kazanılan değerler, bir trenin vagonları gibi birbirinden bağımsız düşünülemez. Bu değerlerden biri olan sorumluluk duygusunun eksikliği, günümüzde en sık görülen problemlerden birisidir.

Sorumluluk; bireyin yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun görevleri yüklenebilme ve yerine getirebilme durumudur. Biz yetişkinlerin bile zaman zaman sorumluluklarımızı yerine getirirken yaşadığımız zorlukları düşünecek olursak, çocuklarımıza yönelik beklentilerimizde de gerekli hassasiyete ve bilince sahip olmak gereklidir.

Sorumluluk ve sabır… Birbirinden ayrı tutulamayan iki değer. Aileler şöyle düşünür: “Evet çocuğumda sorumluluk duygusu gelişmemiş olabilir ve buna bağlı olarak kendine olan inancı da çok düşük. Bir şey yapın hemen düzelsin…” Ben bu durumu, zayıflama isteğiyle diyetisyene giderek: “bir sihirli çubuğunuzu dokundurun da odadan zayıflamış olarak çıkayım” diyen birisinin ifadesi kadar gerçek dışı bulurum. Çocuğun doğumundan itibaren deneyimlerle öğrendiği ve kazanmaya başladığı bir durumdan bahsedilmektedir. Dolayısıyla gerekli değişimler ve değer kazanımları belirli bir sürece ihtiyaç duyar.

SORUMLULUK KAZANIMINDA AİLE ROLÜ

Okulöncesi eğitim kurumlarında saygı, dürüstlük, sabır, sorumluluk… gibi değerlerin etkin bir şekilde çocuklara kazandırılması amaçlanmaktadır. Ancak bu değerlerin tohumlarının atıldığı en önemli eğitim kurumunun ev ve ilk eğiticinin çocuğun ailesinin olduğu çok da önemsenmemektedir. Belirli bir yaşa gelmiş (6-7 yaş) çocuğun, yemek yemeyi, kıyafetlerini değiştirebilmeyi, ayakkabılarını giyme-çıkarmayı okul hayatı ile öğrenmesi gereken bir tutum olarak karşımıza çıkması azımsanmayacak kadar çok çoktur.

Bilinçli ebeveynler çocuklarının gelişim düzeylerine uygun olarak hangi yaşta neleri yapabileceklerini takip eder ve bu konuda destekleyici davranırlarsa, çocuk okul hayatına kazanmış olması gereken sosyal-kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilme becerisini edinmiş olarak başlar ve enerjisini gerçekten öğrenmesi gereken durumlara geçirmiş olur.

Burada ebeveynin dışındaki geniş ailenin de üzerinde durmak yerinde olacaktır. Yeni nesil ebeveynler, teknolojik olanakları daha etkin kullanarak çocukları hakkında daha fazla bilgi edinmektedirler. Dolayısıyla hangi durumlarda nasıl davranmaları gerektiğini daha iyi bilebilmektedirler. Bir de kendilerini, biz dedeyiz, babaanneyiz, anneanneyiz diye adlandıran değerli aile büyüklerimiz var. Onlara göre; çocuğa hayır denmez, çocuk ağlamaz, çocuk yedirilmek istiyorsa yedirilir, çocuk ne istenirse alınır, çocuk uyumak istemiyorsa uyumaz… Kısa süreli aile ziyaretlerinde bu ibareler bir nevi telafi edilebilirken, özellikle annenin çalıştığı ve aile büyüğünün bakıcı konumda olduğu durumlarda bu durum daha zorlaşabilmektedir. Aile büyükleri, torunlarına göstermiş oldukları hassasiyetin derecesini, çocukların gelişim düzeylerine uygun olarak ayarlayabilseler, çocukların davranışları olumlu şekilde gelişme gösterecektir. Burada önemli olan nokta, çocuğun çevresindeki bireylerin (ebeveyn, aile büyükleri…)çocuğa davranışlarında benzer tutumlara sahip olmasıdır.

Sorumluluk duygusunu geliştirmede aile içi uygulamalar:

  • Olumlu davranışını sergileyebileceği ortamlar hazırlanır ve pekiştirilir.

  • Kuralların düzenlenme ve uygulanmasında etkin rol verilir. “Odana koyduğumuz saat sayesinde kendin uyanabilirsin.”

  • Görsel hatırlatmalar, notlar görevleri hatırlatır ve sorumluluk yükler.

  • Hata yapabilme olanağını kendisine tanıyın.

  • İstek ve kuralların açık bir şekilde çocuğunuz tarafından anlaşıldığından emin olun. “Oyuncaklarını sepete koyman gerekiyor.”

  • Mümkünse sonuçları ona fark ettirin. “ Dışarıda hava sıcaklığı nasıl?”

  • Her daim çocuğunuza iyi bir model olun.

SORUMLULUK KAZANIMINDA OKULÖNCESİ KURUMLARININ ROLÜ

Artık ilköğretim sürecine geçmeden önce her çocuğun muhakkak en az bir sene almış olduğu okulöncesi eğitimin önemi, gün geçtikçe daha da fazla anlaşılmaktadır. Son zamanlarda özellikle ebeveynlerin birlikte çalışma sürecinde olmaları, çocukların bu eğitimle daha erken tanışmalarına yol açmaktadır.

            Okulöncesi eğitim kurumlarının ilk birkaç ayını gözlemleme fırsatı bulursanız genellikle şu manzaralar karşımıza çıkmaktadır:

  • Yemek yedirilmek için öğretmenini bekleyen,

  • Ayakkabısını giydirmesi için öğretmenini bekleyen,

  • Oyuncaklarla oynadıktan sonra toplamak istemeyen,

  • İstediği yemek olmadığı için yemek yemeyen,

  • Sınıf içi kurallara uymada zorluk gösteren,

  • Kıyafetlerini değiştirme noktasında yardım bekleyen…

 

Öncelikle bunun sebebini sorguladığımızda, aile içi tutumların çocuğun davranışlarını ve beklentilerini belirli bir ölçüde şekillendirdiğini görüyoruz. Eğitim sürecinin en önemli değerlerinden biri olarak atfettiğimiz sorumluluk bilincinin eksik olduğu durumlarda; çocuklarda başarısızlık, yavaşlık, konuşamama, ağlama, okula gitmek istememe, çekingenlik gibi olumsuz davranışlar görülmektedir. Ve aile bu konuda öğretmenlerden bir sihirli çubuk kullanmasını ve tüm bu olumsuz davranışları yok etmesini beklemektedir. Çocuğun mizacı ve aile ile yapılan iş birliğine bağlı olarak bu süreç, bazen kısa sürebilirken bazen de bir dönem boyunca sürebilmektedir.

Çocuğunuzun her zaman küçük kalmayacağını ve ilerde bir yetişkin olacağının bilinciyle, bugününden itibaren onun görevlerini ve ihtiyaçlarını karşılamada dengeli hareket etmelisiniz. En sık duyduğumuz ibarelerden olan: “daha çocuktur ne olacak yada o ne anlar, nasıl yapacak onu…” gibi tamamen çocuğun gücünden ve yeteneklerinden bihaber olan ebeveynlerin daha da bilinçlenmesi en büyük arzumuzdur.

GELİŞİM DÜZEYLERİNE UYGUN SORUMLULUKLAR

2 ve 4 yaş arası çocuklar:

  • Yemeğini yemek,

  • Tek başına uyumak,

  • Kirli kıyafetleri sepete atmak,

  • Oyuncaklarını korumak ve toplamak,

  • Basit yönergelerle getir-götür işleri yapmak,

  • Yemek masasına ufak eşyaları koymak,

  • Ev ayakkabılarını kendisi giymek.

5 yaş çocuklar:

  • Temiz kıyafetleri dolaba koymak,

  • Saçlarını taramak,

  • Mutfakta yiyecek hazırlamak,

  • Yemekten sonra tabağını kaldırmak,

  • Kıyafetlerini katlamak ve yerine koymak.

6 yaş çocuklar:

  • Tek başına giyinme-çıkarma,

  • Mutfakta daha aktif hareket etmek,

  • Çiçekleri sulamak,

  • Odasının çöpünü atmak,

  • Ev işlerinde yardımcı olmak,

  • Kontrollü şekilde marketten alışveriş yapmak,

7 yaş çocuklar:

  • Okul çantasına sahip olmak ve hazırlamak,

  • Ödevlerinin farkında olmak ve sorumluluk bilinciyle yapmak,

  • Ev hayvanını beslemek,

  • Çalar saat ile kendi başına uyanmak,

  • Alışverişleri uygun yerlere yerleştirmek.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)