Takıntılı Kişilik: Obsesif Kompülsif Kişilik Bozukluğu

Yazar Serhat ÖzmenPsikolog • 5 Mayıs 2020 • Yorumlar:

Baştan söyleyim, bu makale kişiliğin acı verici, üzücü, yıkıcı ve bozucu etkilerine odaklanmaktadır. Kişiliğin işlevsiz yanlarına dair terapiler daha umut verici bu çağda çaresiz ve yalnız olmadığınızı da bilmeniz gerekir.

Kişilik dediğimiz, çetindir. İnsan yedisinde neyse yetmişinde odur , demişler.

Etrafımızdaki bir çok insanın sosyal rollerini konuşuruz bazen bu sosyal rollere saldırırız, yaralarız; onaylarız, onarırız veya bu role yakın olmak isteriz. Bu gün anlatmak istediğim kişilik organizasyonu etrafınızdaki birçok kişiyi hatırlatabilir.  Bu sosyal kimliklere yatkınlıkları, yaklaşımlarından pragmatik bir kazanç elde etme ihtimalimizden ötürü, eleştirilerimiz bazen direkt kişiyi kişi yapan özelliklerine doğru yönlendiririz. Zihnimizde her olguya dair çeşitli temsiller, ilizyonlar veya anlam çorbaları vardır. 

 

    Örneğin: Elma ağacının kişiliği, elma  vermeyi gerektirir; Ceviz ağacının da karakteri gereği sağlam köke sahiptir, üzüm asması etrafına yayılır, çam ağacının yaprakları iğne gibidir.  Kişilik, diğerinden ayrıldığımız sürekli noktalardır. Yani Kangurunun cebinin olması , karıncanın antenleri, kuşların kanatlarının olduğu gibi. Fakat bunları bu kadar sert olgular gibi algılamamalıyız.  Çünkü insanın kişiliğini oluşturan sebepler değişime de oanak verebiliyor. Sadece ayırt edici hususlara dikkat çekmek için verilen örneklerdir.

     Kişiliğin işlevsiz ve acı verici  yanının değişmeyeceğine olan inanç artık sarsılıyor.  Bu kişiliği,  ebeveyn türünün değişmesi, çevrenin , modern dünyanın değişmesi şeklince de okunabilir. Değişmeyen bir şey yoktur, değişim hariç. Oluklar çift, değişimezlere demir atan sabit görüşlü kaptanlar; aşırı değişim için fırtınalara dalan ergen kaptanlar. Sanırım hem ikisi hem de ikisi olmayan bir değişimden bahsedeceğiz. Yani Kişilik Bozuklukları tadavisi daha mümkün. Şimdi inatçı bir kişiklikle tanışalım:

 

OKKB kişilik oganizasyon özelliklerine göz atalım:

 

                    *

Kurallar, düzenlemeler, temizlik ve düzgünlük karakteristik özellikleridir: Daha çok bürokratik bir dil kullanırlar. Sanki bir müfredat var  ve müfredata göre yaşanmalı gibi. Daha çok postanelerde tanışmaya alışık olduğumuz cinsten bir özellik bu,  tertipli, garantici ve etli sütlüye dokunmamak üzerine kurulmuş gibi.

Bir işe başlamadan önce o işin tüm detayına kadar inerler, bazen bu detaydan dolayı bile olsa işe başlamakta zorluk yaşarlar.

                    *

 

İnatçılık boyutlarına varan bir ısrarcılık sık görülen bir özellikleridir: Meşhur inatlarını kendilerini bile gölgede kalır. Keçi inadı kısmı tam da bunun için kullanılmıştır.

 Sezgilerle karar verilmesi gereken durumlarda büyük bir kararsızlık gösterirler: Sorun biraz da burda yatıyor tam da, duyguları yoktur. Yani kişiliğe hava su oksijen olan duygu çok kısıtlıdır. Duygulanmaktan aşırı keyif almaktan coşmaktan imtina edilir. Küçük lükslerin insanıdır.

                    *

Duygusal kısıtlanmaları vardır. Mükemmelci bir tutum içindedirler: Zihinleirnde ki jüri üyelerine beğndirmek mecburiyetindedirler. Bu jürinin içinde kimler veya neler mi var: Doğumdan bu yana önemli kişi, kural, kültür, ebeveyn, ebeveyn idealleri. Muhakkak başarılı olamlılar, takdir belgesi almak zorundadırlar.

                    *    

Kendilerini ve içinde bulundukları koşulları denetimlerine geçirmek isterler: Kumanda etmeyi, diretmeyi, oyunun kurallarını belirlemeye yönelik çetinlikleri vardır.

                    *    

Ayrıntılara boğulurlar.  Kişilerarası ilişki kurma, olaylara gülüp geçebilme, sıcaklık duyma gibi becerilerden yoksundurlar: Takmamak mümkün değildir. Zaten kısacası bir takıntılı kişiliklerdir. Takıntılarda kalmak, onlar için önemli bir meslektir. Ülkemizin sert-baba, hött diyen baba, baba ne dese doğru olan odur, zihniyetinin milli eğitimde vücut bulmuş hallerinden ötürüdür ki, Hoca bana taktı deriz. Hakikaten ideal insan olmak anlamında, didaktik bir meslek olan bir çok öğretmen eğitmen için biraz düzen yanlısı olduğunu söyeleyebiliriz. 

                    *

Kendilerinden ödün vererek uzlaşmaya gelemezler. Otoriter bir tutum içindedirler, kendilerini işlerine ve üretkenliğe adamışlardır: Önce iş. İş aileden, sevgiden, sevgiliden çok daha mühimdir. İşi olmayan insanı kapsayamazlar, yargılayıcı tutumlarından dolayı da genelde yalnı, temiz kulelerinde herşeyin kontrolde olduğu bir hayat menkıbesinde yaşıyorlar gibi. Aslında kontrollü mutsuzluk da denilebilir. 

                    *

Eşyaları biriktirirler ve bir türlü elden çıkaramazlar:  Bu nesnleri neden mi atamazlar. Çünkü o nesnenin hatırlattığı duyguyu özlerler.  Çok eli sıkıdırlar, cimridirler: Göle düşme fıkrasında olduğu gib, onlar ver elini diyemezsin, al elimi demelisiniz.

Şimdi kulaklarımızı açalım kim bu oyunu oynayalım?

                    *

Malıdır Melidir:

 

Evlat dediğin şöyle şöyle olMALIDIR. Evlat dediğin böyle OLMALIDIR.

Kadın dediğin böyle olmalıdır. Kadın dediğin misafirlikte şu kadar oturmalıdır. vb

arkadaş dediğin zor günde şöyle davranmalıdır.

sürekli olarak gereklilik kipini kullanırlar. çünkü üstünde bir göz var ve bu gö onu onaylar.

 

Temizlik Dili ve edebiyatı :

 

Herşeyin bir yeri ve zamanı vardır.

Yetmedi, sirkeyle temizledim.

Ev dediğin tertemiz olmalıdır.

Ben çok titiz biriyimdir.

en az üç defa temizlerim.

 

Doyurulmayan Kontrol:

Telefonlardan, mekana, evin genel ahlak kuralına kadr herşey üzerinde hakimiyet kurma isteği. Kontrol kalemi hep elindedir. bazen bunu batırmak için de kullanır.  

 

Alma-Vermekte zorlanma:

Vermezler, her zaman bir kar için çabalarlar. muhafazakar özellikleri bartılı sahip olmaya kadar ilerler.

 

Duyguya güvenmemek:

Genelde düşüncelere odaklanılır, düşünce daha önemliymiş gibi.

 

Arızalı Mikroskop:

Ayrıntıya girdikçe girer, titizlikle, çok fazla detaya bindikçe band daha da sarılır. Bir tür detay bataklığı gibi.

 

Önce İş:

 

İş, kazanç, performans bir çok şeyden önce gelir.


     Eleştirilmekten, sakınılmaktan ve esirgenmekten korkan bir iç dünyanın programlamasını yaşıyormuş gibi   bir durum var  diyebiliriz. Bu kişilik sorunları başta kişiyi daha sonra sevdikleri, yakınları ve iş arkadaşlarını  etkilemektedir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)