Tip 2 Diyabet Tedavisinde Kullanılan Cerrahi Yöntemler

Yazar Alper Hacıoğlu, Müslüm TarkanGenel Cerrah • 10 Aralık 2021 • Yorumlar:

DİYABET (ŞEKER HASTALIĞI) NEDİR

Diyabet, yani şeker hastalığı pankreasta üretilen insülin hormonunun yetersiz salgılanması veya etkisiz olması nedeniyle barsaklardan kana geçen şeker moleküllerinin hücrelere girememesi ve kanda birikmesine bağlı oluşan bir hastalıktır. Açlık kan şekerinin 126mg/dl üzerinde olması veya tokluk kan şekerinin 200mg/dl üzerinde olması diyabet tanısı için yeterlidir. Açlık kan şekeri 100-126mg/dl olan bireylede bozulmuş glikoz toleransı mevcuttur ve bu bireylere Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yapılarak diyabet durumuna bakılır. Ana hatlarıyla Tip I ve Tip II olarak sınıflandırılır. Bu iki tipin bazı ara formları da vardır. Tip I diyabet genellikle çocukluk veya gençlik çağında bazı enfeksiyon hastalıklarının sonrasında otoimmün olarak vücut savunmasının pankreas dokusuna saldırması sonrası insülin üreten hücrelerin yok olması neticesinde gelişmektedir.  Tedavisinde ömür boyu insülin kullanılmaktadır.  Tip II diyabet yetişkin çağında genellikle obez bireylerde meydana gelmektedir. Hücrelerdeki aşırı yağ nedeniyle insüline karşı hücre düzeyinde direnç mevcuttur ve insülin pankreastan salgılanmasına rağmen etki etmemektedir. Hücrelerin içine yeterince şeker yakıtı girmediği için bunlar enerji üretemez ve görevlerini tam olarak yerine getirmezler. Kanda biriken fazla şeker böbrekle atılmaya çalışılır. Böbrek, göz, sinirler, damarlar ve çeşitli doku ve organlar yüksek kan şekerinden etkilenerek zamanla bozulmaya başlar. Tip II diyabetin tedavisinde diyet ile birlikte çeşitli tabletler ve geç dönemde insülin kullanılmaktadır. Hastalar kilo verdikleri zaman insülin direnci azaldığı için diyabetten de kurtulabilmektedir.

 

TİP II DİYABET (ŞEKER HASTALIĞI) TEDAVİSİNDE KULLANILAN CERRAHİ TEDAVİLER 

Tip II diyabetin (şeker hastalığı) günümüzde dünyada ciddi bir salgın şeklinde hızla artmasının nedenlerinden biri batı tipi beslenme tarzıdır. Bu beslenme şekli ile yüksek kalori rafine gıdalar kullanılmaktadır. Bu beslenme şekli hareketsizlik ile birleştiğinde obezite ve diyabet eğilimini artırmaktadır.  İnce barsakların ileum adı son kısmından GLP-1 ve benzeri bazı hormonlar salgılanmaktadır. Bu hormonların salınımı bu bölgeye gıdaların ulaşması ile ileri derecede artmaktadır, ancak rafine gıdalar barsakların mideye yakın kısmında hemen tama yakın emildiği için günümüz beslenme tarzı ile insülinin karşıtı gibi davranan bu hormonlar aktif hale gelmediği için insülin direnci ortaya çıkmaktadır. 

 

TRANSİT BİPARTİSYON

Transit Bipartisyon ameliyatı hastaya tüp mide ameliyatı yapıldıktan sonra aynı anda ileum adlı kalın barsağa yakın kısmın kesilerek alt kısmının mideye ve üst kısmının da bu barsağa mide bağlantısının belirli uzunluklar sonrasında Y şeklinde bağlanması işleminin genel adıdır. 

 

SASİ (SİNGLE ANASTOMOSİS SLEEVE İLEAL BY-PASS)

SASİ ameliyatı Transit Bipartisyon işleminin farklı bir halidir. Mideye tek bir barsak bağlantısı yapılır.  

 

İLEAL İNTERPOZİSYON

İleal interpozisyon ameliyatında ileum adlı ince barsak parçası bir bütün olarak mideye yaklaştırılarak barsak hormonlarının erken aktif hale gelmesi sağlanır. Diverted ve non-diverted olarak iki ayrı tipi mevcuttur. Diverted tipinde ileum mideye bağlanır, nondiverted tipinde ise jejunum adlı mideye yakın barsak kısmının arasına yerleştirilir.  TB’dan farkı emilim bozukluğuna yol açan devredışı bırakılmış bir barsak kısmının olmamasıdır. 

 

JEJUNOİLEAL BY-PASS

Jejunoileal by-pass ameliyatında yine mide tüp haline getirilir ve jejunum adlı mideye yakın barsak ile ileum adlı kalın barsağa yakın barsak kısımları arasında bir kısım barsağı emilim dışı bırakacak şekilde bir anastomoz, yani ara bağlantı oluşturulur. Bu şekilde gıdaların emiliminde azalma ve ileum hormonlarının aktif hale gelmesi sağlanır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)