Tiroid Nodülü Nedir?

Yazar H. Hakan MersinGenel Cerrah • 8 Şubat 2022 • Yorumlar:

TİROD NODÜLÜ NEDİR?

Tiroid nodülü tiroid bezinin içinde, bezi oluşturan hücrelerin aşırı çoğalması sonucu oluşan kistik (içi sıvı dolu) veya solid (içinde sıvı olmayan, katı) kitlelerdir. Tiroid nodüllerinin büyük çoğunluğu iyi huylu (kanserli olmayan) olmasına rağmen küçük bir kısmı tiroid kanseri içerir. Tiroid kanserini en erken aşamada teşhis etmek ve tedavi etmek için çoğu tiroid nodülünün değerlendirilmesi gereklidir.

TİROİD NODÜLÜ NEDEN OLUŞUR?

Tiroid nodülünün nedeni genel olarak bilinmemektedir. Hipotiroidinin en yaygın nedeni olan Hashimoto tiroiditi, tiroid nodülüne neden olabilir. Ülkemizde yaygın olarak görülen iyot eksikliğinin de tiroid nodüllerine neden olduğu bilinmektedir. Bazı nodüller zaman içinde otonomi kazanıp fazla miktarda tiroid hormonu salgılayarak hipertiroidiye de neden olabilirler (toksik adenom, toksik multinodüler guatr da olduğu gibi hiperfonksiyone tiroid nodülü).
Tiroid nodülleri sık karşılaşılan lezyonlardır. Toplumda 60 yaşına gelen insanların yaklaşık yarısında, muayene veya görüntüleme yoluyla bir tiroid nodülü saptanmaktadır. Bu nodüllerin %90’ından fazlası iyi huyludur. Çoğunluğu kolloidal nodül, tiroid kisti veya foliküler neoplazm olarak bulunur, %10’dan daha az oranda nodül tiroid kanserine de bağlı olabilir.

TİROİD NODÜLÜNÜN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Tiroid nodüllerinin çoğunun belirtisi yoktur. Nadiren ağrı, yutma güçlüğü, nefes darlığı, ses kısıklığı veya hipertiroidi belirtilerine neden olabilirler.

TİROİD NODÜLÜ NASIL SAPTANIR VE DEĞERLENDİRİLİR?

Tiroid nodülleri, rutin bir fizik muayene sırasında veya başka bir nedenle yapılan boyun ultrasonu veya tomografisi esnasında tesadüfen saptanır. Bazen de hastalar aynaya bakarken, tesadüfen boyunlarında bir yumru fark ederek tiroid nodüllerini kendileri bulurlar.
Tiroid nodülü saptandığında tiroidin geri kalanının sağlıklı olup olmadığının, başka nodül(ler) olup olmadığının ve tiroid bezinde hipertiroidi ya da hipotiroidi gibi fonksiyonel bir bozukluk olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Bu amaçla tiroid fonksiyon testlerine bakılmalıdır. Ayrıca daha detaylı değerlendirme için tiroid ultrasonografisi ve gerektiğinde ince iğne biyopsisi de yapılmalıdır.

TİROİD ULTRASONU

Tiroid ultrasonu, tiroid nodülü değerlendirmesi için önemli bir görüntüleme yöntemidir. Tiroidin görüntüsünü elde etmek için yüksek frekanslı ses dalgaları kullanılır. Tiroid ultrasonu nodülün katı ya da kistik (sıvı dolu) olduğunu belirleyebilir, ayrıca nodülün kesin boyutunu ve özelliklerini belirleyebilir. Böylece kanser açısından şüpheli nodüllerin belirlenmesine yardımcı olabilir. Tiroid ultrasonu, fizik muayene sırasında hissedilemeyecek kadar küçük nodülleri de saptayabilir, böylece gerçek nodül sayısı da belirlenmiş olur. İlk değerlendirme tamamlandıktan sonra nodüllerin takibinde boyut ve özellik değişimlerinin belirlenmesinde de tiroid ultrasonu faydalıdır.
Ayrıca ince iğne biyopsisi gerektiğinde bunun yapılabilmesi için de ultrason kullanılabilir.

TİROİD İNCE İĞNE ASPİRASYON BİYOPSİSİ (TİİAB)

Lokal anestezi uygulamaya bile gerek olmadan yapılabilen basit bir işlemdir. Genellikle özel bir hazırlık gerektirmez sadece kan sulandırıcı ilaç kullanımı varsa işlemden birkaç gün önce kesilmesi gerekebilir.
TİİAB yapılırken tiroid nodülündeki hücreleri çekmek için çok ince bir iğne kullanılır ve en doğru sonucu alma şansını arttırmak için nodülün farklı bölümlerinden birkaç örnek alınır. Hücreler daha sonra bir patolog tarafından mikroskop altında incelenir.
Tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi sonuçları aşağıdakiler gibi raporlanabilir:

Nodül iyi huyludur (kanser değildir).
Biyopsilerin yaklaşık %80’i bu şekildedir. Bunun yalancı negatiflik oranı %3’ten azdır. İyi huylu tiroid nodülleri nefes darlığı veya yutma güçlüğü gibi semptomlara neden olmadıkça ameliyat gerektirmez. Takip edilmesi yeterlidir. Nodül zamanla büyürse veya özelliklerinde değişiklik olursa biyopsiyi tekrarlamak gerekebilir.

Nodül malign (kanser) veya malignite (kanser) için şüpheli.
Biyopsilerin yaklaşık %5’i malign olarak rapor edilir ve çoğunlukla tiroid kanserinin en yaygın türü olan papiller kanserden kaynaklanır. Malignite için şüpheli bir nodül ise %60-75 kanser riski taşır. Bu iki tanıyı da alan nodüllerin cerrahi olarak çıkarılması gerekir.

Nodülün yapısı belirlenememiştir (belirsiz).
Biyopsi sonuçlarının %20’ye varan bir kısmında görülebilen bu ifade birkaç farklı tanıyı işaret edebilir. “Belirsiz” tanımı ince iğne biyopsisi sırasında yeterli sayıda hücre çıkarılmasına rağmen, mikroskopla incelemenin sonucu güvenilir bir şekilde iyi huylu veya kanser olarak sınıflandıramayacağı anlamına gelir.
Belirsiz olarak raporlanmaya neden olan tanılardan birisi “Foliküler lezyon” olabilir. Foliküler lezyon olarak raporlanan nodüllerin yaklaşık %20-30’u kanserlidir. Kesin tanı ancak ameliyatla konulabilir. Bu durumda nodülün kanser olmama ihtimali daha yüksek olduğu için (%70-80), ameliyatta genellikle tiroidin sadece nodülün olduğu, tek tarafı çıkarılır (lobektomi). Kanser saptanırsa kalan tiroid bezi de genellikle çıkarılmalıdır. Ameliyat ile kanser olmadığı doğrulanırsa, kalan tiroidi çıkarmak dolayısı ile cerrahiyi “tamamlamak” için ek bir ameliyat gerekmez.
Belirsiz olarak raporlanmaya neden olan tanılardan diğeri Önemi Belirsiz Atipi (Atypia of Undetermined Significance = AUS) veya Önemi Belirsiz Foliküler Lezyon (Follicular Lesion of Undetermined Significance = FLUS)  olabilir. Bu nodüldeki hücreler diğer tanı kategorilerinden birine yerleştirilmelerine neden olacak özelliklere sahip olmamaları nedeniyle belirsiz olarak tanımlanırlar. Bunlar nadiren kanser içerirler, bu nedenle TİİAB ile tekrar değerlendirmesi gerekir, bu durumda önerilebilecek diğer seçenek nodülü içeren tiroidin yarısının çıkarılması (lobektomi) için ameliyat da olabilir.

Biyopsi tanısal olmayabilir veya yetersiz olabilir.
TİİAB ultrason kılavuzluğunda yapıldığında biyopsilerin %5’ten daha azında rapor edilir. Bu sonuç, tanı koymak için yeterli hücre elde edilmediğini ifade eder, ancak nodül bir kist ise sık karşılaşılan bir durumdur. Bu nodüllere ikinci bir ince iğne biyopsisi ile yeniden değerlendirme gerekebilir.

TİROİD SİNTİGRAFİLERİ

Tiroid sintigrafileri geçmişte tiroid nodüllerini değerlendirmek için çok sık kullanıldı. Bununla birlikte, tiroid ultrasonu ve TİİAB’ın doğruluk ve hassasiyetinin çok yüksek olduğunun gösterilmesi ile tiroid sintigrafisi artık ilk basamak bir değerlendirme yöntemi olarak kabul edilmemektedir.
Sintigrafi hipertiroidiye neden olan nodüllerin değerlendirilmesinde halen önemli bir role sahiptir. Hipertiroidiye neden olan nodüllere yapılan sintigrafi ek değerlendirme veya biyopsiye gerek olmadığını destekleyebilir. Diğer birçok durumda, boyun ultrasonu ve TİİAB, her tür tiroid nodülünü değerlendirmenin en iyi ve en doğru yolu olmaya devam etmektedir.

MOLEKÜLER TESTLER

Tiroid nodüllerinin DNA’sındaki genleri inceleyen yeni geliştirilen moleküler testler vardır ve dinamik bir süreçte geliştirilmeye de devam etmektedir. Bu testler özellikle TİİAB sonucunun belirsiz olduğu durumlarda, nodülün kanser olup olmadığının belirlenmesinde faydalı olabilmektedir. Bu özel testler, normal biyopsi işlemi sırasında alınan numuneler üzerinde yapılır. Tiroid nodüllerinin değerlendirilmesine yardımcı olabilecek özel kan testleri de vardır. Ancak bunlara ulaşıp yaptırmak konusunda bazı zorluklar bulunmaktadır.Meme kanseri riski yüksek olan kişilerde önleyici mastektomi Meme kanseri gelişme riski yüksek kişilerde risk azaltıcı tedaviler uygulanabilir. Önleyici (profilaktik) mastektomi meme kanseri gelişme riskini önemli ölçüde azaltabilir, ancak bu ameliyatın aynı zamanda ileriki yaşamınız üzerinde önemli bir etkisi olabilecek ciddi bir seçim olduğu unutulmamalıdır. Önleyici mastektomi, meme kanseri gelişme riskini azaltmak için bir veya her iki memen...

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

H. Hakan Mersin Genel Cerrahi, Cerrahi Onkoloji Prof. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)