Bi' Küçük Cinsellik Meselesi...

Yazar Tuğçe BozPsikolog • 10 Ağustos 2022 • Yorumlar:

Uzun zamandır hepimizin inançları üzerine gözlem yapıp düşündüğüm ve nihayet kaleme aldığım bir konu var: CİN-SEL-LİK!

Fark ettim ki çoğumuz bu kelimenin altında eziliyoruz. Toplum içinde konusu açılsa hemen değiştiriliyor, arkadaşlar/aile arasında “konuşulmaz böyle şeyler” ya da “ayıp” denerek kapatılıyor, okulda ya da derste gördüğümüzde ise kasılıp utanmalar ve bıyık altından gülmeler başlıyor. Peki ne bu cinsellik? Fizyolojik ihtiyaçlar arasında açlık, susuzluk ve uyumaktan sonra gelen temel bir şeyi neden mit haline getiriyoruz? Cinsellik tanımında da bahsedildiği gibi yaşamın doğal ve sağlıklı bir parçasıdır. Biyolojik, psikolojik ve sosyal boyutları olan bir kavramdır ancak ilk olarak kişinin kendini tanıması, cinsel haz noktalarını fark etmesi ile başlar. Fakat biz işlerin böyle yürümediğini biliyoruz. Elbette hepimiz cinsellikle ilgili birtakım şemalara sahibiz ama ne yazık ki bunlar aile, içinde bulunduğumuz kültür ve toplum aracılığıyla çocukluğumuzdan beri bilinçaltımıza yanlış bir şekilde yerleşiyor. Sadece erkeğin cinselliği isteyebileceği, cinsel aktiviteyi erkeğin başlatması ve yönetmesi gerektiği, kadınların erkeklerden daha fazla zevk aldığı, erkeğin penis boyutunun çok önemli olduğu ve ilişkide alınan zevkin bu durumla paralel olduğu, cinselliğin nihai amacının orgazm olduğu, erkeklerde olası bir ereksiyon veya ejakülasyon probleminin kadınla bağlantılı olduğu…

Bu ve bunun gibi sayısız mit biz farkında olmadan zihnimize yerleşir ve asıl en büyük problem olan cinselliğin konuşulamama durumundan dolayı öylece kalır. Bunun sonucunda ise, bu olumsuz düşüncelerimiz olumsuz duygulara onlar da olumsuz davranışlara dönüşür. Hepimizin yaşayabileceği cinsel işlev bozukluklarının (vajinismus, orgazm bozuklukları, retarde/prematür ejakülasyon vb.) yukarıda bahsettiğim inançlar sonucu (organik nedenli değilse) oluştuğunu ve bireyin hayatlarını/ilişkilerini ne kadar olumsuz etkilediğini biliyor muydunuz? (Bir problem yaşadığının farkında olmayan veya bunu kabul etmeyenlerden bahsetmiyorum bile.) 

Tüm bu problemleri geride bırakmak ve cinsellikle yüzleşip mitleri hayatımızdan çıkarmak için ilk ve en önemli adım bu yanlış inançların yerlerini işlevselleriyle değiştirmek olmalıdır. Şimdi yazıyı okuyanlardan gelebilecek “Ne yani psikolog hanım cinsel ilişkiye mi gir diyorsun sen bize?” sorularına peşin peşin cevabım olsun: Elbette hayır! Böylesine bireysel bir konuda karar vermek sizin dışınızda kimseye düşmez. Benim söyleyebileceğim tek şey, ne cinselliği penis-vajina birleşimi şeklinde algılayarak basite indirgeyin ne de varoluş sebebimiz olduğunu unutacak kadar ilahlaştırın. Unutmayın! Ruhsal sorunların temellerini bunlar gibi işlevsiz inançlarımız, bastırdığımız duygu ve düşüncelerimizle atarız. 

Dipnot: Siz ya da bir arkadaşınız (!) yukarıda belirttiklerim veya benzer durumlar yaşıyorsanız muhakkak bir uzmana danışın.  

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)