Damar Tıkanıklığı ve Şeker

Yazar Serdar AkgünKalp Ve Damar Cerrahı • 20 Ekim 2022 • Yorumlar:

Damar tıkanıklığında en önemli risk faktörlerinden birisi şeker hastalığıdır?

Şeker Hastalığı denilince akla hemen ayaklarda iyileşmeyen yaralar gelir. Aslında bu komplikasyonda damar tıkanıklığı sonucunda oluşur. Peki şeker hastalığı neden bu kadar önemli. Biz neden bu tip damar tıkanıklığından endişe ediyoruz. Şeker hastalığı (diyabet) damar duvarını yaygın bir şekilde bozduğundan sadece tek bir yerde değil yaygın darlıklar oluşmaktadır. Bu yüzden durum sıkıntılıdır. Hem kalp damarlarında hem de bacak damarlarında kireçlenme, görme kaybı ve sonuçta böbrek yetmezliğine neden olur.

Aşağıdaki rakamlara bakarsanız bunun nasıl tehlikeli olduğunu göreceksiniz.


65 yaşında Şeker Hastalığı olanların %68’i Kalp Damar Hastalıklarında ölür. Bunların %16’sı Felç nedeni ile hayatını kaybeder.

  • Şeker Hastalığı olanların olmayanlara göre Kalp Damar Hastalığından ölme şansı 2-4 kat daha yüksektir.

Kanda glukoz (şeker) miktarının uzun süreli olarak yüksek olması (hiperglisemi) kalp damar hastalıkları ile yakından ilişkilidir.

Türkiye’de 2010 verilerine göre erişkin nüfusun %7,4’ünde diyabet hastalığı mevcuttur. Diyabetli hastalarda damar sertliği (ateroskleroz) hem erken yaşta gelişir hem de son dönemlerde hızlanır. 

Diyabet hastalığında ölümlerin %55 inden fazlası kalp damar hastalığına bağlıdır. Diyabetin koroner kalp hastalığı gelişimini diğer risk faktörlerinden bağımsız olarak %81 yükselttiği bilinmektedir. 

Şeker Hastalığı damar duvarındaki kireçlenmeyi arttırır. Tüm atardamar sisteminde yaygın kireçlenmeye sebep olur. 

 

ŞEKER HASTALIĞI TANISI: 

 Şekeri olmayan bir kişinin açlık kan şekeri (AKŞ) düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra, tokluk kan şekeri: TKŞ) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Bu değerlerin üstü Şeker Hastalığı gösterir.

Bir kişinin diyabetli olup olmadığı Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü veya Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT, Şeker Yükleme Testi) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması GİZLİ ŞEKER (prediyabet) demektir. 

AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığını gösterir.

OGTT de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. İkinci saat kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise gizli şeker, 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur. 

 

Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün (virüslere ya da yabancı maddelere karşı savunma mekanizmasının harekete geçerek kendi hücrelerini yok etmesi) zedelenmesi ile oluşur.

İnsülin yetersizliği vardır. Ömür boyu insülin hormonunu dışardan (enjeksiyon) alırlar.

Tip 1 diyabet, İnsüline Bağımlı Diyabet (İnsulin Dependent Diabetes Mellitus=IDDM) olarak anılır.

Olguların %10'unu Tip 1 diyabet oluşturur. 15 yaş altındaki 100.000 çocuktan 1-42 sinde diyabet gelişmektedir. 

 

Tip 2 Diyabet Nedir?

Tip 2 Diyabet basitçe vücut için yeterli insülinin olmaması veya insülinin etkisinin kaybolması ile ortaya çıkan bir diyabet şeklidir. Genel olarak obezite ve kötü beslenme sorumlu tutulur. 

Tip 2 Diyabet Riski Kimlerde Daha Fazladır?  

  • Ailesinde diyabet olanlar,

  • Şişman kişiler,

  • 4 kg’dan daha ağır bebek doğuran kadınlar,

  • Stres altında yaşayan kişilerde diyabetin görülme riski daha yüksektir.

 

 

Diyabetin Komplikasyonları Nelerdir?

Uzun bir süre kan şekerinin yüksek olması, büyük ve küçük damarları (arteriopati) ve sinirleri zedeler (nöropati) bunun sonucunda ilgili organda bozukluk olur. 

Kalp Damar Hastalıkları: 

Tüm atardamar sistemi etkilenir. Kalp damarlarında, bacak damarlarında ve böbrek damarında daralma olur. Bunun sonucunda kalp krizi, bacaklarda yürüme güçlüğü ve yaralar çıkabilir. Şah damarında gelişen darlıklar sonucunda felç görülür. Diyabetli kişilerde kalp hastalığı ya da inme riski 2-5 kat daha fazladır. Bacaklardaki damarlar da etkilenir ve bu nöropatiyle beraber uzuv kaybına (amputasyona) yol açabilir.

Retinopati (Gözlerin hasar görmesi): 

Yetişkinlerdeki körlük ve görme bozukluğunun önde gelen sebebidir. 15 yıl boyunca diyabetik olan, şekeri kontrolsüz kişilerin %2'si kör olurken, %10'unda ağır görme bozukluğu gelişir.

Nefropati (Böbreklerin hasar görmesi): 

Diyabetli kişiler için büyük bir tehdittir. Kontrolsüz tip 1 diyabetli kişilerin %40'ında 50 yaşına geldiklerinde diyaliz ve/veya böbrek nakli gerektirebilecek, ağır böbrek hastalığı gelişebilir.

Nöropati (Sinirlerin hasar görmesi): 

Diyabetli kişilerin en az yarısını etkiler. Diyabetik sinir hastalığı, bacaklarda ve ayaklarda duyu kaybına yol açabilir ve bu da ayak yarası ve bacak kesilmesi ile (amputasyon) sonuçlanabilir. Bacak amputasyonlarında her zaman diyabet düşünülmektedir. Diyabetik sinir hastalığı ayrıca iktidarsızlığa da yol açabilir.

Kaynak TDV ve TED.

Şeker hastaları yaraları geç fark ederler. Sinir hasarı ağrıyı engellediğinden yarayı özellikle ayak altında olduğu için göremezler. Kendileri ayaklarının altını ayna ile kontrol etmelidirler.

 En son olarak size şöyle bir örnek vereyim.

On seneden beri İnsülin kullanan ve katarakt ameliyatı geçirmiş ve yaşı 50’nin üzerinde olan bir kadına anjiyografi yaparsanız neredeyse %100 kalp damarlarında darlıklar bulursunuz.

Sağlıcakla Kalın.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Serdar Akgün Kalp Ve Damar Cerrahisi Prof. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)