Geniş Aort Damarında Uyulması Gereken Kurallar

Yazar İlhan GölbaşıKalp Ve Damar Cerrahı • 7 Şubat 2019 • Yorumlar:

Aort damarı kalpten çıkan ana arter olup, göğüs ve karında olmak üzere ikiye ayrılır. Aorta tıpkı belediyenin binalara su taşımak için caddelere döşediği geniş borulara benzemektedir. Bu borulardan bütün ihtiyaç sahiplerinin su aldığı gibi aortadanda bütün doku ve organlarımız atardamarlar vasıtasıyla gerekli olan kanı alırlar. Aort damarında genişleme bulunan kimseler gerekli kurallara uymadıkları taktirde çok hayati komplikasyonlar ile karşılaşabilirler.

Aort damarı kalpten çıkan ana arter olup, kalbin sol karıncığından pompalanan oksijenlenmiş kanı bütün doku ve organlara dalları aracılığı ile taşıyan vücudun en büyük
atardamardır. Aorta tıpkı belediyenin binalara su taşımak için caddelere döşediği geniş borulara benzemektedir. Bu borulardan bütün ihtiyaç sahiplerinin su aldığı gibi aortadan da bütün doku ve organlarımız atardamarlar vasıtasıyla gerekli olan kanı alırlar.

  • Aort damarı genel olarak göğüs ve karın bölümü olmak üzere ikiye ayrılır. Aortun göğüs içerisindeki bölümünden kalbi besleyen koroner damarlar, beyne ve kollara giden damarlar çıkar. Aortun karın içindeki (abdominal) bölümünden ise karaciğer, mide, bağırsaklar, dalak, böbreklere ve her iki bacağa giden dallar çıkar

Aort damarımızın genişliği kişinin ırkına, vücut alanına, cinsiyetine, yaşına bağlı olarak değişiklikler göstermektedir. Genel olarak ortalama aort çapı 2,5-3,7 arasında değişiklik gösterir. Ancak ölçümlerde aort çapının beklenen yada olması gerekenden %50 daha fazla ölçülmesi anevrizma olarak nitelendirilir. Yani aort çapı 3cm beklenen kimsede 4.5 cm ölçülürse anevrizmadan söz edilir. Arada kalan kısm ise dilatasyon (genişleme) olarak ifade edilir.

  • Aort anatomisi

  • Aort duvarı üç tabakadan oluşmaktadır. Orta tabakasında her kalp atımında genişleyip tekrar eski halini almasını sağlayan ve yüksek kan basıncına karşı genişlemesini engelleyen kollajen ve elastik lameller bulunmaktadır. Bu kollajen ve elastin yapımındaki anevrizmaya zemin hazırlar.

  • Bu kollajen ve elastin miktarı aortun göğüs içerisindeki bölümünde oldukça yüksek oranda bulunurken, karın içerisine doğru inildikçe bu oran % 50 oranında azalma gösterir. Buna bağlı aort damarı genişlemelerinin %75’i karın içerisindeki bölümde %25’i ise göğüs içerisindeki bölümde gelişir.

  • Anevrizmaların lokalizasyonları

  • Yaşlanma ve sigara kullanımı kollajen ve elastin yapımını azaltarak anevrizma gelişimine zemin hazırlar. Ayrıca kollajen ve elastin yapımında bozukluğa neden olan marfan sendromu gibi pek çok genetik hastalıklar da bulunmaktadır.

  • Aort damarındaki bu genişlemeler sıklıkla ani ölümler ile neticelenen çok ciddi komplikasyonlara zemin hazırlar. Bunların başında aortun en geniş ve en incelmiş yerinden yırtılarak kanın göğüs veya karın boşluğuna ani boşalması gelmektedir. Bu tablo sıklıkla ani ölümler ile neticelenmektedir.

  • Aort rüptürü (yırtılma)

  • Diğer önemli komplikayonu ise aort diseksiyonu olarak nitelendirilen aortun incelen iç tabakasının yırtılması ile kanın orta tabakaya geçerek duvarda bütün aorta ve dalları boyunca ilerlemesidir. Böylece kalpten çıkan kanın bir kısmı sahte yolda yani duvar içerisinde, diğeri de normal yolda ilerler. Duvarı iki tabakaya ayırarak ilerleyen kan aorttan çıkan ve organlara giden atardamara da uzanarak, bu organların beslenmesini bozar. Buna bağlı, aort kapağında bozulma, kalp krizi, inme, felç, böbrek yetmezliği, bağırsaklarda beslenme bozukluğu, bacaklarda beslenme bozuluğu, şok gibi pek çok komplikasyon gelişir.

  • Aort diseksiyonu ve sınıflandırması

  • Diseksiyona bağlı hastaların %40’ında ani ölüm gelişir.

  • Yapılan otopsilerde kalp krizi nedeniyle ani ölüm geliştiği düşünülen hastaların önemli kısmının aort diseksiyonu nedeniyle olduğu saptanmıştır. Aort diseksiyonu nedeniyle yatırılan hastalar ameliyat edilmeden bekletilirse iki gün içerisinde bu hastaların da %90’ ı kaybedilir. Ameliyata alınan hastalarda ölüm oranı ise %10-30 civarındadır.

  • Bu ciddi komplikasyonlarından dolayı aort anevrizması İÇİMİZDEKİ SAATLİ BOMBA olarak da nitelendirilir.

  • Komplikasyon gelişmeden yapılan anevrizma ameliyatlarının riski çok çok düşüktür. Anevrizmaların çok önemli kesiminde ameliyatsız stent-greft yerleştirilerek tedavi edilmektedirler. Anevrizmaların yaklaşık %70’ini oluşturan karın içerisindekiler oluşturmaktadır. Bunların yaklaşık %80-90’nı kasıktan küçük bir kesi ile yerleştirilen stentli- damar ile çok kolay tedavi edilmektedir.

  • Ancak, komplikasyon gelişenlerde ani ölüm riski ve ameliyatın riski çok artmaktadır. Planlanmış olarak yapılan operasyonlarda cerrahi risk %3-7 iken, acil cerrahi tedavi uygulanan hastalarda ise %15-40’a kadar yükselmektedir.Bu nedenle, öncelikle zamanı gelen hastaların gecikirilmeden ameliyatları yapılmalıdır.

  • Aort damarında genişleme veya anevrizma bulunan ve takip edilen kimseler gerekli kurallara uymadıkları taktirde bu çok hayati komplikasyonlar ile karşılaşabilirler.

  • Bu kuralların başında;

  • Anevrizma nedeninin saptanması büyük önem arzetmektedir.

  • Çünkü aort damarında genişleme olan ve iki yaprakçıklı aort kapakçığına veya marfan gibi genetik kollejen doku hastalığına sahip olan hastalar, genetik hastalığı olmayan, üç yaprakçıklı aort kapakçığı olan hastalara göre yüksek büyüme hızı ve komplikasyon oranına sahiptirler.
     

  • Normal ve Biküspit aort kapak

  • Bu hastalarda önlemlerimizi daha sıkı almak durumunda kalırız. Marfan sendromlu olgularda 5,5 yerine 4,5cm’de biküspit aort kapakta ise 5 cm’de ameliyat edilirler.

  • Tansiyon kontrolü: Tansiyonu normal dahi olsa beta bloker cinsi ilacı kullanmalıdır. Takiplerde ölçülen yüksek tansiyon mutlaka normal düzeylere çekilmesi gerekmektedir. Betabloker ilaçlara ilave olarak tansiyonu kontrol altına almak için ilave olarak bir veya iki tansiyon ilacı hatta gerekirse üçüncü bir tansiyon ilacı dahi ilave edilmelidir. Yani tansiyon mutlaka kontrol altına alınmalıdır.

  • Obeziteden kaçınılması gerekir: fazla kilolar damar direncini artırarak tansiyon kontrolünü bozarlar. Anevrizmanın büyüme hızını veya komplikasyon riskini artırırlar. Bu hastalarda bazen iki tansiyon ilacı dahi tansiyonu kontrol altına alamaz.

  • Beslenmeye dikkat edilmesi gerekmektedir. Anevrizmaya neden olan faktörlerin başında damar sertliği (Ateroskleroz) gelir. Bundan dolayı kolestrolden zengin yağlı ve tuzlu gıdalardan uzak durulmalıdır.

  • Sigara kullanımından mutlak sakınılması gerekmektedir: Sigara kullanan bireylerde kullanmıyanlara göre genişleme hızı ortalama 2-4 misli artış göstermektedir. Bu oran kronik akciğer hastalığı gelişenlerde daha fazla artış göstermektedir.

  • Düzenli yürüyüşler yapılmalı; düzenli yürüyüşler kilo alımını önler, damar direncini düşürerek, tansiyonun ve damar sertliğinin kontrolünü sağlar.

  • Yarışmalı sporlardan uzak durulmalıdır: yarışmalı sporlarda ani tansiyon yükselmeleri hayati komplikasyonlara yol açabilir.

  • Nefesini tutarak yapılan ağırlık kaldırma gibi eylemler veya sportif faliyetlerden kaçınılmalıdır.

  • Sportif faliyetler esnasında düzenli olarak nefes alıp nefes verme işlemi yapılmalıdır.

  • Kabızlık önleyici beslenme ve tedbirler alınmalıdır

  • Periyodik takipleri düzenli olarak yapılmalıdır: Aort anevrizmalarının tanısında en etkili tanı aracı tomografidir. Ancak uzun yıllar takibe alınan hastalarda radyasyonun olumsuz etkilerinden korunmak için takipte EKO ve ultrasonda kullanılmaktadır. Aort çapı 3.5-4 cm arasında saptanan hastaların yıllık, 4-5 cm arasında ise 6 aylık takipleri yapılmalıdır. Abdominal aort anevrizmalarında ultrason ile çıkan aort anevrizmalarında ise EKO ile takipleri yapılabilir. Bunlarda önemli artış saptanan olgularda kesin değerlendirme için tomografi yapılmalıdır.

    Ayrıca 50 yaş üzerinde, özellikle erkek, sigara içen, yüksek tansiyonu bulunan kimseler anevrizma yönünden tetkik edilmelidir.

    Aort anevrizması saptanan kimseler, yaşam tarzında belirtilen kurallara uyarak, damar genişlemesini hızını ve hayati komplikasyonların gelişme riskini önemli ölçüde azaltmış olacaklardır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)