Günlük yaşamın temposu arttıkça stres, pek çok kişi için “olağan” bir duygu haline gelmiştir. Ancak bilimsel çalışmalar, kronik stresin yalnızca ruh halini değil, bağışıklık sistemi, uyku düzeni, dikkat, hafıza ve ilişkiler üzerinde de belirgin etkileri olduğunu göstermektedir. Stresin kendisi değil, onunla nasıl başa çıktığımız psikolojik iyi oluş açısından belirleyici bir faktördür.
Stres, beynin tehdit algısına verdiği doğal bir tepkidir. Amigdala tehlike sinyali verdiğinde, vücut “savaş ya da kaç” moduna geçer; kalp atışı hızlanır, kaslar gerilir, düşünceler daralır. Kısa süreli olduğunda bu mekanizma koruyucudur. Ancak günlük yaşamda sürekli aktif kaldığında, kişi fark etmeden yüksek uyarılmışlık halinde yaşamaya başlar. Çoğu danışan terapiye geldiğinde “aslında çok büyük bir sorunum yok ama hiç rahatlayamıyorum” cümlesini kurar. Bu ifade, stresin görünmez ama sürekli yükünü yansıtır.
Günlük stres yönetimi, yalnızca nefes egzersizleri ya da zaman planlamasından ibaret değildir. Etkili stres yönetimi, düşünce kalıplarını fark etmeyi, duyguları düzenlemeyi ve bedensel tepkileri tanımayı kapsar. Araştırmalar, bilişsel davranışçı terapi temelli müdahalelerin, stresle ilişkili düşünce hatalarını azaltmada ve başa çıkma becerilerini güçlendirmede etkili olduğunu göstermektedir. Aynı şekilde farkındalık (mindfulness) temelli yaklaşımlar, kişinin otomatik tepkiler yerine bilinçli seçimler yapabilmesine yardımcı olur.
Bir diğer önemli nokta, stresle baş etme çabasının çoğu zaman yalnız başına yürütülmeye çalışılmasıdır. Oysa stres, bireysel bir zayıflık değil; öğrenilmiş başa çıkma biçimleriyle ilişkilidir. “Güçlü olmalıyım”, “Dayanmalıyım”, “Herkes böyle yaşıyor” gibi inançlar, kişinin yardım aramasını geciktirebilir. Terapi ise sorunlar “çok büyüdüğünde” değil, yük hafifletilmek istendiğinde başvurulabilecek bir destek alanıdır.
Psikoterapi sürecinde amaç, stresi tamamen ortadan kaldırmak değildir; kişinin stres tepkisini tanımasını, sınırlarını fark etmesini ve kendine daha düzenleyici yollar geliştirmesini sağlamaktır. Danışanlar çoğu zaman birkaç görüşme sonrasında, yalnızca rahatlamadıklarını, aynı zamanda kendilerini daha net anladıklarını ifade ederler.
Eğer stres yaşamınızın arka planında sürekli çalışıyor ve sizi fark etmeden tüketiyorsa, bu durumu tek başınıza taşımak zorunda değilsiniz. Stresi yönetmeyi öğrenmek mümkündür ve bu öğrenme süreci profesyonel destekle çok daha güvenli ve etkilidir. Terapi, “baş edemediğiniz” anların değil; kendinize iyi gelmeyi seçtiğiniz anların başlangıcı olabilir.
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.