İYİ EBEVEYN...

Yazar Ezgi Gizem NaratPsikolog • 29 Haziran 2016 • Yorumlar:

 

İlişkiler pinpon oyununa benzer. Karşı taraf hızlandığında, ya hızlanır ya da topu yavaşlatırsınız. Var olan bu karşılıklı tempo, hiç durmadan devam eder, ta ki iki taraftan biri oyunu bırakana kadar. Ebeveyn çocuk iletişiminde oyunu bırakan taraf genellikle ebeveyn olur. Olması gereken budur, ancak yanlış olan çoğunlukla oyunun yavaşlatılmadan bırakılmasıdır. Tempoyu yavaşlatmak, çocukla kurulan iletişimin sağlıklı olmasıyla sağlanır. Gerçekten anlaşıldığını hisseden çocuk, kendini ebeveyne teslim eder ve sınırlarını bilir.

Aile ortamında çocuğa kendini anlatma özgürlüğü vermek, aileyi ilgilendiren kararlarda çocuğa fikrini sormak, seçenekler sıralamak ne kadar önemliyse, ailede, evde ve toplumdaki kuralların sınırlarının aile tarafından belirlenmesi de bir o kadar önemlidir. Neyi nerede yapacağını veya yapmayacağını bilen çocukla oynanan pinponun temposunu belirleyen ailedir. Ebeveyn gün boyu pek çok durumla ilgili farkındalık yorgunluğu hissederken, çocuk tüm enerjisini isteklerine yöneltebilir ve hiç durmadan oyunu hızlandırabilir. Çatışma kaçınılmaza doğru yol alırken, pes etmek ve ertelemek ise ebeveynin rutini olmaya yüz tutar. Anne ve baba günlük enerji değişimine bağlı olarak çocuğa verdiği cevaplarda tutarsızlaşabilir. Bunu farkeden çocuk ise, oyunun kurallarını değiştirmeye başlar..Oysaki onun istediği zorlanmaktır..

Günümüz koşullarında ebeveynlerin çocuk gelişimi ile ilgili verilere ulaşması çok basit. Onlarca kitap, makale, psikolog, pedagog, psikiyatr ve danışmanın olduğu, internetin çocukla ilgili her türlü bilgiye erişimimizi kolaylaştırdığı bir dönemdeyiz. Ne gariptir ki gün geçtikçe ebeveyn olarak etkili olmak, yönlendirici olmak, yeterli olabilmek ve hiçbir basamağın atlanmadığını hissedebilmenin de bir o kadar zorlaştığı bir dönemdeyiz. Oysaki arketipsel olarak ebeveyn davranışı özde yatmakta.. İç ses tüm yazılanlardan tüm söylenenlerden çok daha önemli. Psikoloji de özünde her bireyi yek olarak değerlendirmeyle başlar. Davranışların, tanı ve kriterlerin kategorileştirilmesi sadece işi kolaylaştırmak içindir. Her ebeveyn ve her çocuk özeldir. İlişkiler özeldir.  Akışa bırakıldığında, anne ve baba ne zaman çocukla beraber yatıp ne zaman yatmaması gerektiğini, ne zaman hayır demesi gerektiğini, ne zaman kural koyması gerektiğini, hangi durumlarda çocuğun kendisini kullandığını, hangi ağlamanın içten olup hangisinin olmadığını bilir. Zaman yönetimi zorlaştıkça, çocukla geçirilen zaman azaldıkça kaçınılmaz olarak yaşayarak öğrenmenin yerini bilgiye hızla koşmak almıştır. Günümüz bilgisi, çocuğun özgürlüğüne odaklanırken, ebeveynleri kendi rollerinden uzaklaştırmaya başlamıştır.

Ebeveyn rolünü üstlenen ve kendi sınırlarını çizen çocuk ise yolunu kaybeder.. 

  • Her koşulda kabul gören ve oyunun kuralını kendi belirleyen çocuğun gerginliği gün geçtikçe artar.
  • Beklentileri gerçekçi olmaktan çıkar. 
  • İstekleri tercihlerine göre özelleşmekten çıkar, neyi ne zaman neden istediğini bilmemeye başlayan çocuk, isteklerinin anında yapılmasını bekler ve zorlanmaya başlar.
  • Çoğunlukla karar vermekte güçlük çeker.
  • Yapabilecekleri konusunda kendini yetersiz hisseder ve hiç durmadan başkalarının kendisine hizmet etmesini bekler.
  • Ev ortamı içerisinde ebeveynlerinden  hangisinin, onun kurallarına göre hareket edeceğini bilir ve iletişimini onunla sürdürmeyi tercih eder. Çoğunlukla o kişiye saygısını azaltır.
  • Ev içerisinde kurallarla ilgili kendi yönergelerini benimseten çocuklar, sosyal bir ortamdaki, örneğin okuldaki kurallarla karşı karşıya kaldıklarında çok yoğun hayal kırıklığı yaşarlar ki bu durum okul isteksizliğinin en belirgin sebebidir.
  • Etrafındaki her bireyin dikkatini çekmek için çok yoğun mesai harcayarak enerjilerini tüketirler.
  • Hedefledikleri istekleri, emir niteliği taşımaya başlar. Bu durum bencilleşmelerine sebep olurken, empati gelişimlerini sekteye uğratır..
  • İsyankar ve kaygılı bir kişilik geliştirirler.

Ebeveyn kontrollü çocuk yetiştirmek, ebeveyn kontrollü çocuk bisikleti edinmek olmamalı... Merdivenleri kendi başına çıkan çocukların ellerinden tuttukça, yemeklerini kendi sipariş edebilecekken sözlerini kestikçe, ayakkabılarını kendi bağlayacakken zamandan tasarruf ettikçe, yapabileceklerini bilmemize rağmen onlara yardım ettikçe onları zayıflaştırdığımız bir gerçek.. Ama özgürlük tanımanın ne kadar ince bir çizgide olduğunu bilmek ve sınırları belirlemek verebileceğimiz en büyük zenginliktir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)