Hafta sonunun dingin ritmi biter, şehir yeniden hareketlenir ve pazartesi sabahı çoğu kişide bir isteksizlik, ağırlık ve içsel gerilim doğar. “Pazartesi Sendromu” dediğimiz bu hâli, yalnızca işe dönmenin getirdiği kısa süreli bir stres olarak görmek eksik kalır; derinde, zaman, anlam ve özgürlük ilişkilerimizdeki gerilimleri yansıtır.
Modern yaşam rutinlerinin dayattığı hız, bireyin tercih ve özerklik hissini azaltabilir; ertelenmiş arzular, tamamlanmamış işler ve beklentiler pazartesi gününde daha belirgin hâle gelir. Felsefi bakış açıları, bu durumu anlamlandırmamıza yardımcı olur.
Nietzsche, insanın kendi yarattığı düzenin esiri olabileceğini söylemiştir; bu söz bugün, tekrar eden rutinlerin içinde kaybolan benlik hissini tarif edebilir. Kierkegaard ise kaygının, özgürlüğün baş dönmesi olduğunu yazar; seçim yapma imkânının artması, aynı zamanda sorumluluk ve belirsizlik getirdiği için kaygı doğurur. Pazartesi, bu kaygının somutlaştığı gündür: Bir yandan seçenekler, diğer yandan zorunluluklar arasında bir denge kurma çabasıdır.
Bu sendrom suçlayıcı değil, uyarıcıdır; belki hayat düzenimizle değerlerimiz arasında uyumsuzluk vardır. Pratik çözümler genellikle basit ama etkilidir.
İlk adım, pazartesiyi düşman olarak görmek yerine yeniden başlama ve küçük dönüşümler fırsatı olarak yeniden adlandırmaktır. Küçük sabah ritüelleri, zihinsel geçişi yumuşatır; beş dakikalık nefes egzersizi, kısa bir yürüyüş veya sevilen bir kahvenin tadını çıkarma alışkanlığı bile fark yaratır.
Hafta sonlarını sadece dinlenme değil, anlam üretme ve bağ kurma zamanı olarak planlamak ruhu besler. İşleri küçük, yönetilebilir parçalara bölmek ve her güne somut hedefler koymak kontrol hissini artırır. Ayrıca işin içinde anlam kırıntıları bulmak motive edicidir.
Viktor Frankl’ın dediği gibi, anlam, insanı ayakta tutar. Pazartesi sendromu bize, yaşamı ve tercihleri sorgulamamız için nazikçe bir hatırlatma yapar; eğer anlamı önceleyebilirsek pazartesiler bile daha hafif gelecektir.
Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.
DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.