Öfke Duygusu

Yazar Yaprak ÇınarPsikolog • 8 Nisan 2022 • Yorumlar:

ÖZET

Öfke çoğunlukla doyurulmamış istek ve arzulara, beklenmeyen ve istenmeyen sonuçlara, karşılanmayan beklentilere karşı verdiğimiz bir duygusal tepkidir. Öfke diğer tüm duygular gibi doğal, evrensel ve sağlıklı olarak ifade edildiği ve kontrol edilip, iyi yönetilebildiği zaman, yapıcı ve bireyler arasındaki iletişimi düzelten bir duygudur. Fakat kontrol edilemeyen ve yıkıcı bir şekilde davranışlara yansıyarak tahrip edici tepkilere dönüşme potansiyeline de sahip bir duygudur. Temel fizyolojik ihtiyaçlarının karşılanmaması durumunda bireyde olumsuz duygular oluşmaktadır. Öfke de bu olumsuz duygular içerisinde yer almaktadır. Öfke duygusu kontrolden çıkar ve önüne geçilemez bir biçime ulaşırsa oldukça yıkıcı sonuçlar doğurabilmektedir. Öfke duygusu ile baş etmeye çalışan kişiler öncelikli olarak öfkeye neyin sebep olduğunu, asıl kaynağını ve hangi şekilde gösterebileceklerinin bilincinde olmalı ve anlamalıdırlar. Bu araştırma, öfke nedir, belirtileri nelerdir, öfkeye neler sebep olur, nasıl kontroller altına alınır ve baş etme stratejileri hakkında bilgi vermekte ve bu konuda yapılan araştırmaların gibi alana olumlu katkılar sağlanacağı düşülmektedir.

Anahtar sözcükler: öfke, öfke yönetimi, engelleme, reddedilme, kışkırtma.

ABSTRACT

Anger is often an emotional response to unsatisfied wishes and desires, unexpected and undesirable results, and unmet expectations. Anger, like all other emotions, is a constructive emotion that improves communication between individuals when it is expressed naturally, universally and healthy, and when it can be controlled and managed well. However, it is an emotion that has the potential to turn into destructive reactions by reflecting on behaviors in an uncontrollable and destructive way. In the event that basic physiological needs are not met, negative emotions occur in the individual. Anger is also included in these negative emotions. If the feeling of anger gets out of control and reaches an unstoppable form, it can have devastating consequences. People who are trying to cope with the feeling of anger must first be aware of and understand what causes anger, its main source and how they can show it. This research provides information about what anger is, what its symptoms are, what causes anger, how to control it, and coping strategies, and it is thought that the researches on this subject will make positive contributions to the field.

Key words: anger, anger management, inhibition, rejection, provocation.

 

ÖFKE DUYGUSU

GİRİŞ

Öfke Nedir?

Duygular, bireyin kendisini iyi ya da kötü hissetmesine neden olmaktadır fakat bireyi insan olarak değerlendirirken iyi ya da kötü olarak değerlendirme için yeterli değillerdir. Bireyin olumlu duygu hissedebilmesi için yemek yeme, barınma ve korunma gibi temel fizyolojik ihtiyaçlarının karşılanmış olması gerekmektedir. Temel fizyolojik ihtiyaçlarının karşılanmaması durumunda bireyde olumsuz duygular oluşmaktadır. Öfke de bu olumsuz duygular içerisinde yer almaktadır (Yeğin, 2010).

Normal koşullarda kendini belli etmeyen öfke, insanlarda ki diğer tüm duygular gibi doğuştan gelen potansiyel bir duygudur (Marx, 1976; Eroğlu ve İrdem, 2016).

Amerikan Psikoloji Derneği (APA)’ ya göre, öfke (anger), kasıtlı bir şekilde yanlış yaptığı hissi veren bir şeye veya bir kimseye karşı düşmanlık duyma ile karakterize edilmiş bir duygu olarak tanımlanmıştır (Eroğlu ve İrdem, 2016).

Psikoloji, öfke duygusuna heyecan konusu içinde yer vermektedir. Heyecan, aşırı yoğun olarak yaşanan ve bireyde gerginlik ve taşkınlığa sebep olan duygulardır. Bireyde yaşanan bu heyecan sonucunda ruhsal ve bedensel denge de bozulma oluşmaktadır. Öfke duygusu bireyde, engellenme, incinme, saldırganlık, hışım ve hiddet tepkileridir (Morgan, 1980; Yeğin, 2010).

Öfke çoğunlukla doyurulmamış istek ve arzulara, beklenmeyen ve istenmeyen sonuçlara, karşılanmayan beklentilere karşı verdiğimiz bir duygusal tepkidir. Öfke diğer tüm duygular gibi doğal, evrensel ve sağlıklı olarak ifade edildiği ve kontrol edilip, iyi yönetilebildiği zaman, yapıcı ve bireyler arasındaki iletişimi düzelten bir duygudur. Fakat kontrol edilemeyen ve yıkıcı bir şekilde davranışlara yansıyarak tahrip edici tepkilere dönüşme potansiyeline de sahip bir duygudur (Soykan, 2003; Eroğlu ve İrdem, 2016).

Öfke günlük yaşantımızda oldukça fazla etkin bir duygudur. Dünyanın şu an için mevcut durumunu göz önüne alacak olursak zor hayat koşulları, bireyin güvenliği ve sağlık ve yaşam güvencesinin yeterli düzeyde olmamasına, bireylerin ekonomik düzeylerinin yeterli düzeyde olmaması sebebiyle koşulları karşılamada zorluk çekilmesi ve bununla beraberinde, çaresiz ve sıkıntılı, engellenmiş hale gelmektedir. Bu durumlar sonucunda bireyin engellenmiş olması kendisinde öfke ye sebep olmaktadır. Öfke, kişide üç şekilde ortaya çıktığını ifade edebiliriz; kişinin kendisine, diğer bireylere ve dış dünyaya karşı oluşmaktadır (Soykan, 2003).

Öfkenin gündelik hayatımızda rolü ve işlevini şu şekilde ifade edebiliriz; öfke kişinin dışa dönük vermiş olduğu anormal olmayan ve hayatının devamlılığı için olması gereken duygusal bir tepkidir. Öfke bireyde uyarıcı etki yaratan bir duygudur. Öfke bireyi içsel ve dışsal tehditlere karşı uyaran ve bireyi bu tehditlerden korumaya olanak sağlayan bir duygudur. Öfke kontrol altına alınabildiği sürece bireye fayda sağlayan aksi takdirde kontrol altına alınamadığı, sağlanamadığı durumlarda bireye ve çevresine zarar veren bir duygudur. Öfke bireyde yeniliklere, öğrenmelere ilgi ve merak uyandıran bir çeşit güç ve motivasyondur. Öfkenin bireyde fayda sağlayan, zarar vermeyen bir duygu olabilmesi için inkâr edilmemesi, kabul edilmesi, kendi içerisinde bastırılmaması, duygunun ne olduğunun bilinmesi ve kontrollü bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Birey tarafından onay alan, varlığı ve olduğu kabul edilen, adlandırılabilen öfke duygusu fayda sağlayan bir durumdur (Soykan, 2003).

Gündelik yaşantımızda öfke sorunlarımızda çözüm yolu ya da aracı değildir. Karşıdaki bireyden intikam alma, onun canını yakma, suçlama, şiddet gösterme şeklinde kullanılmaması gerekmektedir. Çevremizdeki insanları kontrol altına alma, haksız iken haklı çıkma, suç işleme, farklı bireylere zarar verme yolu değildir (Soykan, 2003).

Öfke ile İlgili Kuramsal Yaklaşımlar

Öfke duygusunu anlamlandırabilmek için birçok kuramsal yaklaşımlardan faydalanabilmekteyiz. Evrimsel yaklaşımcılar; Darwinci’nin duygu anlayışından yola çıkarak öfkenin biyolojik ve adaptif semptomlarını anlamlandırmayı hedefleyen, bütün duygular gibi doğum ile beraber edinildiğini ve evrensel olduğunu ileri sürmektedir. Ekman (1973) öfke duygusunun yaşam mücadelesi olarak idrak edilen herhangi bir gözdağına karşı organizmanın kendiliğinden oluşan bir tepkisinin oluştuğunu ileri sürmektedir, oluşan bu tepki çeşitli kültürlerde yakın biçimlerde gözlenmesi sebebi ile öfke duygusunu insancıl bir duygu olarak açıklamaktadır (Dilekler, Törenli ve Selvi, 2014). James’in düşünceleri belirtilecek olursa, duygu ve dikkatle onun duygulara karşın bildiğimiz bağlantısı olan “hissetme”, bedensel bir reaksiyonu olmaktadır. Aristo’nun düşüncesine göre, duygu ortaya konulan bir olayın bir ihtirasa ilişkin olarak daha fazla veya daha az akıllı idrak biçimi olmaktadır. Çağdaş tartışmalar bu iki teoride, süreç ve bünye bakımından çok fazla değişikliklerle devam etmektedir (Şahin, 2005).

    Evrimsel yaklaşıma karşıt bir düşünce olan sosyal inşacı yaklaşımcılar, duyguların sosyal ilişkilerin neticesi olarak belirtmektedir. Sosyal anlamda duygulara verilen manaların öfke duygusunun hangi biçimde tecrübe edildiğini anlamlandırmak için elverişli bir yaklaşım olduğunu belirtmektedirler. Thomas (2007) eşliğinde sürdürülen bir incelemede; bireyin devamlı olarak öfke seviyesi, durumsal tetikleyiciler ve ökenin bedensel ve ilişkisel sonuçları ile bağlantılı olmaktadır. Göz ardı edilen düş kırıklıkları ve saygı seviyesi dışında iletişimle karşı karşıya kalmak tetikleyiciler içerisinde olduğu belirtilmektedir. Devamlı olarak öfke seviyesi yüksek olan kişilerin bu tetikleyicilere karşın öfke seviyelerini bedensel ve sözel olarak açıklama gereksinimlerinin fazla olduğu ortaya konmaktadır. Devamlı öfke seviyesi düşük seviyede olan kişilerin ise tam karşıt bir biçimde öfke oluşturacak biçimde açıklanmakta, bu durum bireylerarası etkileşimleri daha pozitif hale getirmektedir. Devamlı olarak öfke seviyeleri yüksek olan bireylerde öfkenin açıklandığı negatif hayatlardan hüsrana uğrama ve tecrübe edinme ihtimali daha düşük olmakta ve bireylerarası sorunlar daha çoğunlukta gözlenmektedir. Yapılan bu inceleme bize, bireylerin öfkeyi çeşitli biçimlerde yaşaması sosyal ilişkideki birçok çeşitli değişkenle bağlantılı olmaktadır.

    Bilişsel yaklaşıma göre; öfke bireyin kendisi, başkaları ve hayata karşı olan incelemelerinde yer edinen bilişsel zaman içerisinde ilgisini meydana getirmeyi hedefleyen kuramsal bir yaklaşım olmaktadır. Bu düşünceye göre, geçmişte engelleme, saldırganlık düşüncesine dayandırılarak öfkenin bireyin hedefleriyle uyum sağlamayan negatif düşüncelerden meydana geldiği, öfke sonrasında ise saldırgan hareketlere istinaden bir yatkınlığın oluştuğunu ileri sürmektedir. Daha sonra bu düşünce ise yeniden incelenerek yeni bir yapı ortaya konmaktadır. Bu yapı ise, istek dışı bir durum bireyde negatif duygulanıma sebep olabilmekte, bu negatif duygulanım ise bireyde saldırma ve uzaklaşma tepkilerini etkin hala getirmektedir. Birey saldırmaya odaklanmış ise öfke duygusu hissetmekte ve hissedilen bu duygu farklı bilişsel incelemeler ve nedensel göndermeler yelpazesinden geçerek öfke potansiyeli oluşturmaktadır. Bilişsel klinik teori de öfkeyi anlamlandırma da bireylerin öfke hakkındaki görüşlerini dikkate almakta ve öfkede düş kırıklığı oluşturan, engelleyen veya ufak düşürücü durumların; bilişsel zamanların, zıtlık, saldırganlık ve kendini geri çekme gibi hareketlerin ve duygusal dürtülerin etkili olduğunu öne sürmektedir. Psikanalitik kuram ise; öfke duygusuna doymamış cinsel ve yıkıcı güdülerin öneminden bahsetmektedir. Doymamış bu güdüler neticesinde ortaya çıkan bilinçdışı psikolojik arbedelerden dolayı öfke, bilinç seviyesine ulaşırken savunma mekanizmaları tarafından değişime uğrayabildiği gibi direkt olarak saldırgan hareketler olarak da ortaya çıkabilmektedir. Öfke duygusu bilinçdışı savunma mekanizmalarını davranışa dönüştürüp bireyi içsel uyarıcılara karşın himaye eden ve duyguların hazırlanmasına imkân sağlayan bir uyarı görevi de benimsemektedir. Bir başka fonksiyonu ise arınma yaşanmasına olanak sağlamaktadır. Fakat dışsal doğruluğun saptırılmasına neden oluyor ve yıkıcı bir biçimde dile getiriliyor ise yetkinliğini yitirmektedir (Dilekler, Törenli ve Selvi, 2014).

Öfke Duygusunu Harekete Geçiren Etkenler

Uzmanlar öfkeye sebep olan faktörlerin çeşitliliğine önem göstermektedirler. Bu tür faktörlere engelleme öncülük etmektedir. Engelleme; arzu, gereksinim veya bir hareketin amacına erişmesinin önüne geçilmesi olarak açıklanmaktadır. Farklı bir şekilde açıklanması gerekirse, kişinin arzuladığı bir nesneye, erişmek istediği belli bir hedefe veya gereksinimlerinin karşılanmasının önüne geçildiği süreç içerisinde meydana gelen negatif duygulanım olarak belirtilmektedir. Bireyin keyif almasını engelleyecek olan her hareket, olay veya birey, öfke duygusunun nedenini ortaya koymaktadır. Engellenmekten dolayı ortaya çıkan saldırganlıkla ilgili durum ise, gıpta etmek ve kıskançlığın meydana getirdiği düşmanlık olmaktadır. Öfkeyi meydana getiren sebeplerden bir diğeri ise kışkırtma davranışı olmaktadır. Kışkırtma, kişiyi herhangi bir davranışa iten durum olmaktadır. Öfke duygusunun oluşmasının diğer sebebi ise reddedilmektir. Birey her yaş grubunda reddedilme durumu ile karşı karşıya kaldığı süreç içerinde öfke duygusunda yükselme görülmektedir. Rahatsız edici ve hoş karşılanmayan uyarıcılar, rol model edinme, memnun olmama, bireysel özgürlüğe ve kişiliğe saygısızlık ve çevresel değerlere karşı saygı duyulmaması gibi durumlarda da öfke duygusu görülmektedir. Öfke duygusu iki ana sebepten dolayı oluşabilmektedir. İlk olarak kişinin kendisinden (iç nedenler), ikinci olarak ise çevredeki kişilerin (dış nedenler) meydana getirdiği duygulardan oluşabilmektedir (Yeğin, 2010).

  1. İç Nedenler

    Kişilerin öfke duygusu yaşamaktaki sebepleri ve bu sebepleri göz ardı edebilme seviyeleri kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Bu farklılık bireysel olarak çeşitli karakterlere sahip olmaktan dolayı meydana gelmektedir. Bir kısım birey yapı olarak öfkeli görünmektedir. Bu tarz bireyler çok narin olmakta, hızlı sinirlenmekte, yanlışa karşı tepki göstermekte, tutarlı ve inatçı olmaktadırlar. Bu tarz durumlar kişinin kendisi ile ilgili olmaktadır. Detaylandırılacak olursa; anksiyeteler, takıntılar ve kişinin öfke duygusunu ortaya çıkaran durumlar olmaktadır. Bireyin öfkeli olmasında doğal, fiziksel problemlerde neden olmaktadır (Yeğin, 2010).

  1. Dış Nedenler

    Kişinin isteği dışında, sosyo-kültürel yapıdan dolayı meydana gelen durumlar olarak belirtilmektedir. Bireye olan etkisi çeşitlilik göstermektedir. Bu durum bireyin o zaman dilimindeki algı ve isteği ile doğrudan bağlantılı olmaktadır. Bireye yapılan aşırılık, seviyesizlik vb. gibi durumlar bireyin inanç ve ahlaki düşüncelerine karşı yapılan sözlü veya bedensel kışkırtma vb. durumlarda da bireyin öfkelenmesine neden olmaktadır. Yalnızca bireye yapılan negatif yaklaşımlar değil, çevresinde değer verdiği ve sevdiği bireylere karşı da yapılan olumsuz davranışlar bireyin öfke duygusuna kapılmasını sağlamaktadır. Sosyal öğrenme teorisine göre, öfke duygusu gözlemleyerek öğrenme, tekrarlama, benimseme ve taklit etme davranımları ile öğrenilmektedir (Yeğin, 2010).

    

 

Öfkenin Belirtileri

Öfke duygusunu belirtmemize neden olan üç ana alt yapı bulunmaktadır. Bunlar; bilişsel, fizyolojik ve davranışsal olmak üzere adlandırılmaktadır. Bilişsel yapı, umut ve düşünceler gibi öfke duygusu ile alakalı olan düzenekleri kapsayan açıklama biçimi olmaktadır. Fizyolojik yapı, bireyin limbik sistem ve tansiyondaki farklılığını ele almaktadır. Davranışsal yapı ise, kin ve saldırganlık durumlarını kapsayan öğrenilmiş öfke biçimi olmaktadır. Bu üç yapı birbirleri ile bağlantılı olarak öfke durumunu açıklamaktadır. Kişi, hazır olmayan, ani, çeşitli bir olayın bir parçası haline geldiği zaman organizmada kasılma, vücutta sertleşme, kalp atış hızında artış, göz bebeklerinde büyüme gibi durumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu duruma irkilme reaksiyonu adı verilmektedir. Öfke duygusunun şiddeti, önümüze çıkan engelin büyüklüğüne ve tatmin olma güdüsünün önemine göre farklılık göstermektedir. Öfke duygusunun en açık şekilde görülme durumunu açıklayacak olursak;

  1. Yüzdeki Semptomlar

    Öfke duygusunun yaşandığı zaman diliminde, kaşlar çatılır, boyun damarları belirginleşir, göz bebekleri büyür, yüz ve gözler kızarır, burun delikleri genişler, dudaklarda titreme görülmektedir. 

  1. Ağızdaki Semptomlar

    Ses tonunda kalınlaşma, aşağılama ve argo içeren ağır cümleler kurmak, dişleri sıkmak, dudaklarda titreme vb. belirtiler meydana gelmektedir. 

  1. Kalpteki Semptomlar

    Adrenalin hormonunun salgılanması, kalp atış hızının artması, tansiyonun yükselmesi, ellerin titremesi vb. belirtiler meydana gelmektedir (Yeğin, 2010).

Öfke ile İlgili Duygular 

    Yapılan araştırmalara bakıldığında aslında öfke duygusunun, kişinin yaşamış olduğu diğer duygular ile arasında önemli ölçüde bir bağlantı bulunduğu görülmektedir. Öfke oluşumunun kişinin yaşamış olduğu anksiyetenin, suçluluk duygusunun, depresyon şiddetinin, kişinin cinsel hayatının ve aynı zamanda kişinin bağımlılıkları ile doğru orantılı bir ilişkisi mevcuttur (Fava ve ark., 1990; Soykan, 2003). Kişilerin öfke yaşadıkları anlara bakıldığında öfke duygusunun kişinin yaşamış olduğu asıl duyguların ve olayların sonucunda meydana geldiği görülmektedir. Yani öfke duygusu aslında kişide oluşan ikincil duygular olduğu, kişinin asıl yaşamış ve hissetmiş olduğu kaygı, korku, yalnızlık, reddedilme, alınma, kırılma hayal kırıklığı gibi asıl duygulardan sonra ortaya çıkan bir duygu olduğu kişilerin farkındalıkları açısından oldukça önem taşımaktadır (Gordon, 1999; Soykan, 2003). En basit şekilde açıklamak gerekirse aslında öfke duygusu, kişinin uzun zamandır içinde bastırdığı kızgınlıkları sonucu göstermiş olduğu bir duygudur (Soykan, 2003). 

    Kişide bulunan bazı psikotik bozukluklarda kişide kronik öfke duygusunu oluşturmuş olabilmektir. Bipolar bozukluk, madde ve alkol bağımlılığı, depresyon gibi hastalıklar bunlara örnektir. Söz konusu psikotik bozuklukların yanı sıra kişinin yaşamış olduğu yas süreci, kronik ve ağrılı bedensel bir hastalığının bulunması gibi durumlarda da öfke duygusu görülebilmektedir (Soykan, 2003).

    Kişinin yaşamış olduğu aşırı öfke duygusu kişide hem başkalarına hem kendisine yönelik şiddet içeren davranışlar meydana getirebilmektedir. Söz konusu şiddet içerikli davranışlar aynı zamanda sözel olmayan şekilde de kendini gösterebilmektedir (Speilberger ve ark., 1995; Soykan, 2003). Kişide meydana gelen şiddet davranışları ve sözel şekilde gösterdiği psikolojik şiddet artık önüne geçilemez ve kişinin kontrolünde olmaktan çıkabilmektedir. Bu gibi durumlarda ise oldukça dikkatli olunmalı çünkü durum ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Öfke duygusu ile artık kişinin kontrolünde olmayan şiddet içerikli davranışların ağır sonuçlar doğurmaması adına konu ile ilgili özverili olunmalı ve aynı zamanda önlemek adına farkındalık ile ilgilenilmelidir (Soykan, 2003). 

    Kişinin yaşamış olduğu öfke duygusu ve karşı tarafa göstermiş olduğu kızgınlık duyguları ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalarda öfke duygusu ve kızgınlık, düşmanlık besleme gibi duyguların sebebinin çoğunlukla devamlı hale gelmiş bir olaydan sonra oluştuğu söylenmektedir (Berkowtz, 1993; Soykan, 2003). Etrafına karşı düşmanca tavırlar sergileyen ve çoğu zaman öfkeli davranışlarda bulunan kişilerde oldukça önemli sağlık problemlerine rastlanabilmektedir. Söz konusu sağlık sorunları öncelikli olarak kalp damar hastalıkları, yüksek tansiyon, kaygı bozukluğu, yorgunluk gibi psikosomatik hastalıklar olabileceği gibi, mide hastalıkları ve kronikleşen baş ağrıları da olabilmektedir (Tavris, 1989; Soykan, 2003). Geçmişte yapılmış olan çalışmalarda etrafına karşı düşmanlık besleyen ve öfke duyan bireylerin 20 yıl sonra, öfke problemi olmayan kişilere oranla yüksek tansiyonlu, aşırı kilolu, alkol ve madde kullanımı daha fazla olan bireyler haline geldikleri belirtilmektedir (Soykan, 2003). 

Öfke Yönetimi

    Önüne geçilebilir ve kontrol edilebilir olan öfke duygusu zaman zaman önüne geçilemeyen, adli sorunlara neden olabilecek şiddet içerikli hareketlerin temelinde de yer alabilmektedir. Adli suç yaratacak durumlar yaratmadan kişide oluşan öfke duygusunun kontrol edilebilir bir hale getirilmesi gerekmektedir (Soykan, 2003). 

    Öfke duygusu ile baş edilemediğinde; ciddi problemlere, sosyal ve bireysel sorunlara, kişiler arası iletişimin bozulmasına, kişinin aile ve iş hayatına olumsuz etkilerde bulunmasına, depresyon, yeme bozuklukları, anksiyete, madde bağımlılığı gibi çeşitli bozukluğa sebep olabilmektedir. Öfke kontrolünün sağlanabilmesi ve kişinin öfke duygusunu doğru yerde ve sağlıklı bir biçimde kullanabilmesi için ilk başta öfke duygusunun kabulünün sağlanması ve duygunun bilincinde olunması gerekmektedir. Bazı insanlar yaşamış oldukları öfke duygusunu kronik şekilde hayatlarında sürekli hale getirmişlerdir. Bazı insanlarda yaşadıkları öfke duygusunu kendi içlerinde sindirmiş, varlığını kabul etmeyerek yokmuş gibi davranmışlardır. Bazı insanlar ise ilk başlarda yaşadıkları öfke duygusunu içlerinde hazmetmeye çalışmış bir süre bastırmış ancak sonrasında daha büyük şekilde öfke patlamaları yaşamışlardır. Söz konusu biçimlerde öfke yönetimini kendilerince sağlamaya çalışan kişilerin kullanmış oldukları yöntemlerin sağlıklı sonuçlar doğurmadığı ve aynı zamanda kişilerin hayat standartlarını ciddi şekilde etkilediği görülmektedir (Soykan, 2003). 

    Kişilerin yaşadıkları yoğun öfke duygusunu karşı tarafa ifade ederken tercih ettikleri yöntemlerden daha fazlası vardır. Bu konuda öfke duygusu ile baş etmeye çalışan kişiler öncelikli olarak öfkeye neyin sebep olduğunu, asıl kaynağını ve hangi şekilde gösterebileceklerinin bilincinde olmalı ve anlamalıdırlar. Öfke yönetimi olarak çeşitli ödevlendirmeler ile kişinin yaşamış olduğu öfkeyi tanımasına olanak sağlar ve öfkenin sebebini algılayabilmesini kolaylaştırmaktadır. Yani aslında düşmanca tavırlar sergileyerek karşısındaki kişiden intikam alma, onun suçlu olduğunu ve kendisinin haklı olduğunu vurgulamak adına tercih etme, suç doğurabilecek şiddet içerikli davranışlar sergileme adına öfkenin bir yöntem olmadığını fark etmelerine yönelik farkındalık çalışmaları yapılabilmektedir. Söz konusu öfkeyi kullanış amaçlarının doğru olmadığını fark eden kişiler artık öfkeyi daha sağlıklı bir biçimde karşı tarafa ifade etme yöntemlerini kullanabilecektir. Kişinin öfkesini sağlıklı biçimde ifade etmesi için ve bu durumun yönetimi için başvurulabilecek yöntemler kısıtlı olmamakla birlikle çeşitlilik göstermektedir. Asıl üzerinde durulması gereken nokta burada; kişinin öfke yönetimi adına onun için asıl gerekli olanın ne olduğu sorusu üzerinde durulması ve sorunun asıl kaynağının farkında olması, kişi için kullanabileceği ona uygun olan yöntemin daha sağlıklı biçimde bulunması adına kolaylık sağlayacaktır (Soykan; 2003).

  1. Bireysel Öfke Yönetimi

    Şiddet içerikli durumlar yaratabilecek olan ve bu durumların önüne geçilmesi gereken öfke duygusunun sağlıklı bir biçimde ifade edilmesi için kişinin yaşamış olduğu duygunun bilincinde olması, öfkenin asıl kaynağının ne olduğunu bilmesi onun için oldukça önemlidir (Soykan, 2003; Eroğlu ve İrdem, 2016).

    Artık üzerinde daha çok durulan öfke yönetimi ve sağlıklı biçimlerde kullanılmasına yönelik yapılan çalışmalar artış ve çeşitlilik göstermeye başlamış aynı zamanda öfke yönetimi sağlanabilmesi adına terapi endüstrisi kendini göstermeye başlamıştır (Genç, 2007; Eroğlu ve İrdem, 2016).  

    Kişilerin yaşamış oldukları öfke duygusu sonucunda yıkıcı etkilerin doğmaması ve bu duygunun yönetimi konusunda Davranış Bilimleri Enstitüsü çeşitli yöntemler sunmaktadır. Söz konusu yöntemler şu şekilde sıralanmaktadır: 

  • Rahatlama Egzersizi: Kişinin öfke duygusunu yoğun şekilde yaşadığı anda derin bir nefes alması ve onu rahatlatacak hayaller kurması öfke duygusunun hafiflemesini sağlamaktadır. Basit ve yorucu olmayan bir biçimde öfke duygusu; derin bir nefes alarak, olay anında “rahatla” “sakinleş” gibi kelimeleri tekrarlayarak veya yoga ile öfke anında kasılan kasların gevşemesi sağlanarak yatıştırılabilmektedir. 

  • Bilişsel Yeniden Yapılandırma: En temel şekilde bireyin düşünce şeklini değiştirmesidir. Öfke duygusunun yoğun yaşandığı durumlarda bireylerin düşünceleri oldukça çarpıcı ve dramatik olabilmektedir ve söz konusu çarpıcı, dramatik düşüncelerin yerine tam tersi şekilde daha gerçekçi düşünceler eklenmelidir. 

Bireyler öfke anında akıllarından “mahvoldum” “her şey bitti şimdi ne yapacağım” “çok kötü oldu” gibi cümleler yerine “şu an içinde bulunduğum sıkıntılı bir süreç bunun farkındayım ancak bu her şeyin sonu değil öfkelenmem hiçbir şeyi düzeltmeyecek” gibi cümleler geçirmelidir. Birey “asla” ve “her zaman” gibi mutlak kelimeler kullanmaktan kaçınmalıdır. Çünkü bu gibi kelimeler durumu kronikleştirmekten başka aynı zamanda duymuş olduğu öfkenin haklı bir sebebinin olduğu düşüncesini geliştirmektedir. Kişinin daha sağlıklı bir algıya sahip olabilmesi için yaşamış olduğu öfkeli ve sıkıntılı süreçte aslında her şeyin ve herkesin ona karşı olmadığını, bu gibi durumların sadece onun başına gelmediği her an herkesin başına gelebilecek bir durum olduğu düşüncesinin farkında olması gerekmektedir. 

  • Problem Çözümü: Öfke, hayal kırıklığı gibi duygular zaman zaman kişinin içinden çıkamadığı durumlarda ortaya çıkabilmektedir ve birey yaşamış olduğu sıkıntılı durumu düzeltmek adına yapılabilecek her şeyi yapmasına rağmen yine de sorunu çözemediğinde, sorunun kendisinden kaynaklanmadığını bilmeli ve kendisini suçlamamalıdır. Sıkıntılı durumu çözemediğinde kendisini suçlamak ve bedel ödetmek yerine sorun için en iyi şekilde çabaladığını düşünürse eğer daha sabırlı olacaktır.

  • Daha İyi Bir İletişim: Öfke anında gerçekleştirilen bir tartışmada kişinin yapması gereken ilk şey yavaşlamak ve gösterdiği tepkileri gözden geçirmek olmalıdır. Tartışmayı hafifletmek ve yıkıcı sonuçlar doğurmasına engel olmak için kişinin o an aklından geçeni ifade etmek yerine durup dinginleştikten sonra asıl neyden bahsetmek istediğini düşünmeli ve ona uygun bir şekilde cevap vermelidir. Aynı zamanda öfke duygunun altında yatan asıl sebebi bulmalı ve cevap vermek için kendisine ve karşısındaki kişiye zaman tanımalıdır. 

  • Sosyal Çevrenin Değiştirilmesi: Kişinin hayatında yaşadığı ekstrem olaylar ve zamanlar olabilmektedir ve kişi bu zamanlarda stresli, öfkeli tavırlar sergileyebilmektedir. Kişi yaşamış olduğu sıkıntılı ve stresli dönemi sağlıklı bir şekilde atlatmak için söz konusu döneme ilişkin zaman planlaması yapabilmektedir.

  • Sabır ve Dayanıklılık Telkini: Öfke yönetimi konusunda uygulanan yöntemlerden biri de soyutlama mekanizmasıdır. Mesela “beterin beteri vardır” “benden daha kötü durumlarda olanlar var” gibi cümleler kişiyi sakinleştirir, yatıştırır (Eroğlu, 2007; Eroğlu ve İrdem, 2016).  

  1. Örgütsel Öfke Yönetimi

    İçerisinde aile, iş veya okul yaşantısını barındırmaktadır. Aile, okul veya iş gibi örgütsel alanlarda örgütsel huzurun temellendirilmesi açısından kişilerin öfkelerini yönetebilmeleri gerekmektedir ve bunun için belli tavsiyeler mevcuttur. Örgütsel ve kurumsal alanlarda hiçbir şekilde öfke duygusunun ve yıkıcı sonuçlarının yeri yoktur. Bu sebeple huzuru sağlamak adına alanda bulunan yöneticiler öfke yönetimini uygulayabiliyor olmalıdırlar (Ramsey, 2004; Eroğlu ve İrdem, 2016). İşverenler veya çalışanlar için çalışılan kurumda bir öfke yönetim kısmının bulunması ve tüm çalışanların böyle bir birimin varlığından haberlerinin olması ve aynı zamanda söz gerektiği takdirde söz konusu birimin kullanılması yönünde teşvikler oluşturulmalıdır (Eroğlu ve İrdem, 2016). 

SONUÇ

Öfke duygusuna bakıldığında, eğer duygu kontrolden çıkar ve önüne geçilemez bir biçime ulaşırsa oldukça yıkıcı sonuçlar doğurabilmektedir. Oysa ki öfke duygusu gerektiği yerde kullanıldığında aslında sağlıklı bir duygudur. Fakat kişi öfke yönetimini yapamaz ve şiddet içerikli davranışlar sergilemeye başlarsa sonuç herkes için yıkıcı olacaktır. Bu makalede öfke duygusunun ana temaları üzerinde çalışılmıştır. Söz konusu öfke duygusu ile yapılmış çalışmış çalışmalar yeterli olmamakla birlikte öfke ve öfkenin ifade tarzları konularındaki bilgi düzeyimiz oldukça sınırlı kalmaktadır. Hiç şüphe yoktur ki öfke duygusunun işlevselliği ve yararlılığı konusunda daha çok araştırma ve çalışma yapılmalıdır (Soykan, 2003).

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)

Yazar