PANİK ATAK

Yazar Sevim Hacıarifoğlu TolunayPsikolog • 6 Ekim 2016 • Yorumlar:

 

‘’Neden ben?’’, ‘’Kurtulabilecek miyim?’’, ‘’Bir ilaç verin, beni uyutun veya bir şey yapın da bu sıkıntıdan kurtulayım..’’ 

Bunlar danışanlarımın bazı ifadeleri.. Derin bir çaresizlik, kapana kısılmışlık yaşıyor panik hastaları. Kendisine ne olduğunu anlamıyor, anlamlandıramıyor ve birçok ortamdan kaçıyor tekrar atak yaşamamak için veya kendisi için çok önemli insani değerler ve temel ihtiyaçlarından vazgeçiyor özgürlük, sevgi, eğlence gibi..

Peki Nedir Panik Atak?

Son zamanlarda gün içerisindeki ufak ve geçici sıkıntılar bile panik atak olarak değerlendirilmekte. Fakat panik atak, korku ve kaygının çok yoğun yaşandığı apayrı bir dönemdir. Çarpıntı, titreme, terleme, uyuşma, gerginlik, göğüs ağrısı gibi belirtiler birden bire başlar ve çok kısa bir süre içerisinde, genellikle birkaç dakikada tepe noktaya ulaşır. Kişi çevrenin ve bedeninin başkalaştığını, kalp krizi geçirdiğini veya öleceğini, çıldıracağını, kontrolünü kaybedeceğini düşünür.

Panik atak, kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Genellikle yirmili yaşlarda başlar, ancak çocukluk dönemi ve daha ileri yaşlarda da başlayabilir. Belirli bir zaman dilimi tarif edilmese de sabah geç, akşamüstü erken saatlerde, bazen de nadir olarak gece uykudan uyandıracak şekilde ataklar olabilir. Genellikle kalabalıkta, evde veya araba kullanırken ortaya çıkar. 

Psikolojik rahatsızlıklarda ve bazen çeşitli tıbbi durumda ortaya çıkabilir. Örneğin, kan şekeri düşüklüğü, guatr, sara nöbeti, kalp hastalıkları, ilaç ve madde kullanımı panik ataklara sebep olabilir. Bu nedenle tüm tıbbi durumlar detaylı bir şekilde araştırılmalı ve herhangi bir neden yoksa bir psikiyatri uzmanından destek alınmalıdır.


Nedenleri nelerdir?

Bir veya birkaç neden saymak ve yaşanan psikolojik durumu birkaç nedene bağlamak çok uygun bir yaklaşım değildir. ‘Hastalık yok hasta var’ ilkesinden hareketle her kişi detaylı bir şekilde değerlendirilmeli ve kişiye özel sebepler ortaya çıkarılmalıdır. Genetik faktörler, beyin kimyası ve yapısı ile ilgili farklılıklar, aile ve çevreden öğrenilenler bu durumun gelişmesindeki önemli nedenlerden. Özellikle aşırı koruyucu ve kollayıcı bir ailede büyümüş olmak, kişinin sıkıntı ile baş etme gücünü azaltmaktadır. Aynı zamanda, panik atakları yaşayan kişiler genellikle aşırı mükemmeliyetçi veya kendinden çok çevresini düşünen duyarlı kişilerdir. 

Ne zaman müdahale etmek gerekir? 

Panik ataklar tekrar tekrar yaşanıyorsa, özellikle de herhangi bir tetikleyici olmadan ‘kendiliğinden’ ortaya çıkıyorsa, kişi sürekli ‘’ya tekrar olursa’’ kaygısı yaşıyorsa ve atağın sonuçlarından (kalp krizi geçirme, kontrolü kaybetme, çıldırma, delirme..) dolayı korkuyor ve çeşitli ortam veya durumlardan kaçınıyorsa (kalabalık ortamlar, toplu taşıma araçlarını kullanma, kafein almama vb.) artık bu durum tedavi edilmesi gereken bir durum halini almıştır.


Tedavide neler yapılır? Hangi yöntemler kullanılır?

Tedavi, hastanın ihtiyacına göre belirlenir. Yalnızca ilaçla gidilebileceği gibi yalnızca terapiyle veya her ikisi birlikte de gidilebilir. Genellikle birçok doktor ve terapiste gitmiş, çeşitli tedaviler uygulanmış, özellikle de birçok ilaç kullanmış ve ‘’Ben artık ilaç kullanmak istemiyorum’’ diyen hastalar görüyorum. Bu noktada, ‘Bilişsel Davranışçı Terapiler’ devreye giriyor. Bilişsel davranışçı terapi, bilimsel temelleri olan, etkinliği kanıtlanmış ve tüm dünyada yaygın olarak kullanılan bir terapi yöntemidir ve kaygı yönetimi, nefes egzersizleri, çarpık ve işlevsel olmayan düşüncelere meydan okuma ve yenileri ile değiştirme, üzerine gitme gibi birçok teknik ve yöntem kullanılır.

Dikkat edilmesi gereken birkaç nokta!!

Bu ve benzeri belirtileri yaşıyorsanız, hemen teşhis koymayın. İnternetten veya çevrenizden edindiğiniz kulaktan dolma bilgilerle hareket etmeyin. Bu sıkıntıyı yaşayan kişiye ‘’Kaygılanma’’, ‘’Ne var bunda kaygılanacak?’’, ‘’Kimse bu durumdan ölmez’’ gibi ifadeler kullanmayın. Çünkü, bu tür söylemler anlaşılmama, yaşadığı sorunun değersizleştirilmesi şeklinde algılanabilir ve kişinin yaşadığı çaresizliği daha da artırabilir.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)