Selamlaşmak ...

Yazar Esra TanrıverdiPsikolog • 29 Haziran 2016 • Yorumlar:

Bazen bir selam, bir günaydın, bir merhaba insanı yaşama bağlar, yaşam sevincini geliştirir. İnsanlar arasındaki soğukluğu, kopukluğu, küskünlüğü giderir. İnsanlar arasındaki samimi ilişkilerin oluşmasına neden olur. Yolda, işte, gerçek ve sanal dünyada, telefonda, karşımızdaki insana önce “Merhaba” veya “Selam” deriz. Ben daha çok Merhaba’yı kullanırım. Bunca yıl “Merhaba” kelimesinin gerçek anlamının ne olduğunu da hiç düşünmemiştim. Gerçekte neyi ifade ediyordu acaba? Geçenlerde şöyle bir araştırdığımda neler buldum neler…

Merhaba: Günaydın ya da Hoşgeldiniz anlamında bir esenleşme sözüymüş. Kelimenin kökeni Farsça. Kelimeyi ikiye ayırdığımızda “mar” ve “heba” kelimelerinde oluşuyor. “Mar” Farsça’da yılan demek, “Heba” ise heba etmek, yok etmek. Yani asıl anlamı "aramızdaki yılanı öldürelim, düşmanlığımızı yok edelim", demek. Farsça’da genel kullanım anlamı ise “Benden size zarar gelmez” Böylece her merhaba diyen kişi size iyi niyetini göstermektedir.

“Merhaba” …yani “benden size zarar gelmez". Merhaba kelimesinin içinde bir rıza, bir güven, itimat ve sadakat var. İçtenliği, samimiyeti, güveni karşındakine hisseterebilmek var ..

Peki Selam ne demek ?

Selam, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, kurtuluş gibi anlamlara geliyor. Selam vermek, bir kimseye yapılacak en güzel hürmet. Selam, bir insanın, karşılaştığı kimseye iyilik, sağlık ve afiyet dilemesi, iyi dileklerde bulunmasıdır. İnsanlardaki güzel huylardan biri de, birbirlerine selam vermeleri ve almalarıdır. Selamlaşmak, insanlar arasında düşmanlığa sebep olan kızgınlık ve dargınlık, nefret ve kin gütmek vs. gibi kötü huyları yok eder. Karşılıklı sevgi ve saygının doğmasını sağlar. Her dinde ve her toplumda selamlaşmaya ait sözler ve hareketler ayrı ayrıdır. Her toplumun dini inancı ve ahlaki yapısına göre selam vermek ve almak için kullandıkları sözler ve yaptıkları el, baş ve diğer beden hareketleri ayrı ayrı olmaktadır.

Herhangi bir insana verdiğimiz selam, ona değer verdiğimizin, onu sevdiğimizin göstergesidir. O insana selam vermekle aslında onu sevdiğimizin ve değer verdiğimizin mesajını vermiş oluruz. Bundan dolayıdır ki o kişide de bize karşı güzel duygular beslemeye başlar ve arada karşılıklı bir sevgi, saygı durumu oluşur.

Maalesef günümüzde öyle bir durum oluşmuştur ki aynı apartmanda yaşayıp belki yıllarca her gün selamlaşıp da iki çift laf etmeyen, birbirinin halini hatırını sormayan insanlar bulunmaktadır. Böyle bir selam, samimiyetsiz, kuru bir selamdan başka bir şey değildir. Selamlaşmanın bir amacı da insanların durumlarını sormak, varsa sıkıntılarını öğrenmek ve imkanlar dahilinde onlara yardımcı olmaya çalışmaktır. Yoksa insanlar birbirinin adını bile bilmeden her gün selamlaşsalar ne olur?

Merhaba deyince aklıma hep bu toprakların balıkçısı Cevat Şakir gelir, Halikarnas Balıkçısı her söze “Merhaba” diyerek başlar. Çünkü o, bu dünyadan göçerken bile, Hatay’daki Merhaba Apartmanı’nda, yattığı odanın penceresine dönüp, “Sanırım ki yolcuyum. Dünyaya bir merhaba deyip gideceğim. Burnuma çiçek kokuları geliyor. Açın, açın pencereleri. Son defa görmek istiyorum güneşi. Son defa görmek istiyorum özgürlüğü. Merhaba çocuklar, merhaba dünya, merhaba…” diyecek kadar aşıktır bir merhabaya… Sabahattin Eyüboğlu onun için ”Ve belki de bu yüzden Dünyanın sisini, pusunu ne temizler? Poyraz bir, Balıkçı’nın merhabası iki…” der. Balıkçıya neden Merhaba dendiğinde şöyle açıklamış: “Her şeyden önce erkekçe bir söylenişi var merhabanın…Üstelik anlamı da güzel. ‘Rahat edin. Benden size kötülük gelmez’ demektir. Sonra, aklımızı işimizden ayırmamalıyız. ‘Sabah şerifleri’ mi diyeceğiz, ‘Akşam şerifleri’ mi diyeceğiz, ‘Allahaısmarladık’ mı diyeceğiz? Düşünmeye, aklımızı meşgul etmeye gerek yok. Bunların yerine basarım merhabayı, olur biter… Bir şey daha var. Merhaba sözcüğü, eski harflerle yazıldığı zaman yelkene benzer. Belki bunun da etkisi vardır merhabayı sevmemde…” Sonra bir başka kaynakta, Balıkçı’nın anlattığı minik bir öykü var merhaba ile ilgili: “Çok eski zamanlarda, uzun yolda karşılaşan iki seyyah,  yekdiğerine zarar vermeyi düşünmediğini, düşmanca bir niyeti olmadığını anlatmak için, yaylarını gerip oklarını uzaklara atar ve ‘Mir heba’ yani ‘Okum boşa gitsin’ derlermiş. Zaman içinde bu söz, ‘Merhaba’ olarak girmiş konuşma dilimize…”

Çevremizdeki insanlarla güzel bir iletişim içinde olmak, onlarla dost veya arkadaş olmak, onlara duyduğumuz sevgiyi belli etmek istiyorsak selamlaşmayı asla kesmemeliyiz. Birine karşı küskün veya öfkeli de olsak, onun verdiği selama mutlaka karşılık vermeli; bize atılan her adım için, biz onlara karşı on adım yürümeliyiz. Selamlaşmanın, insanlar arasındaki muhabbeti, sevgiyi ve saygıyı artırdığını unutmamalıyız.

Her başlangıcın bir sonu olduğu gibi yazımın da sonuna geldik. Şairin de dediği gibi ben bunu bir ayrılık saymıyorum bir buluşma sonrası, yeni bir buluşma için, MERHABA demek için hoşçakalın...

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)