SPOR YARALANMALARI

Spor nedir ?

Spor; kısaca, harekettir. Belli bir düzen içinde yapılan, vücudun kas, eklem gibi

hareketi sağlayan yapılarını çalıştıran aktivitelerin tümüdür.

Spor sırasında en çok çalışan ve en çok yaralanan organlarımız hakkında bilgi

verir misiniz?

En fazla kas, tendon , eklem kapsülü ve kıkırdak gibi yumuşak dokular yük altında

kalır ve yaralanırlar. Bunların yanı sıra; ağır travmalar sırasında kemikler ve iç organ

yaralanmaları da görülmektedir.

Spor yaralanmaları neden olur ve tehlikeli sporlar hangileridir?

Yaralanma nedenlerini 2' ye ayırabiliriz : 

1) Kişisel nedenler :

Kişisel nedenler arasında; "kas ve kemik yapısının zayıf olması, vücut

anatomisinde bozukluk, geçirilmiş yaralanma ve ameliyatlar, vücutta var olan

kronik hastalıklar ve enfeksiyon, psikolojik sorunlar, spor şekliyle uyumlu

olmayan yaş ve cinsiyet, yapılacak spor konusunda yeterli bilgi sahibi olmamak"

sayılabilir.

2) Çevresel nedenler :

Çevresel nedenlerse; "spor ve antreman tekniğinin uygun olmayışı, kullanılan

ve giyilen malzemenin kötü olması, kurallara uyulmaması, elverişli zemin ve hava

koşullarının olmamasıdır".

En çok yaralanmaya yol açan sporlar; futbol, Amerikan futbolu, basketbol, güreş

gibi takım ve temas sporlarıdır. Bunlara; ülkemizde yaygın olmayan, otomobil ve

motosiklet yarışlarını, yüksek hızda yapılan kayak sporlarını ekleyebiliriz.

Spora başlamadan önce ve sonra nelere dikkat edilmelidir?

Öncelikle, bir sağlık taramasından geçmek gerekir. Daha sonra da, düzenli sağlık

kontrolleri gereklidir. Spora başlamadan önce mutlaka 15-20 dakika süreyle ısınma

ve germe egzersizleri yapılmalıdır. Yapılacak spor dalı ile ilgili bilgi sahibi olunmalı ve

ona uygun, giysi, ayakkabı ve malzeme kullanılmalıdır. Aşırı yorgunluk, çarpıntı, baş

dönmesi, ağız kuruluğu gibi bulgular ortaya çıkarsa, harekete son verilmelidir. Sportif

aktivite bitince 10-15 dakika süreyle soğuma egzersizleri yapılmalıdır.

Her yaşta spor yapmak mümkün müdür?

Evet, her yaşta spor yapmak mümkündür ve gereklidir. 19. Yüzyılda insanların günlük

fiziksel aktiviteleri % 92 oranındayken, günümüzün gelişmiş toplumlarında % 30'un

altına düşmüştür. Bu durum; şişmanlık, kalp-damar hastalıkları, kemik erimesi,

psikolojik sorunlar gibi birçok probleme yol açmaktadır. Okul öncesi yaş gurubunda

(0-6 yaş), sağlıklı bir çocuk zaten hareketlidir. 6 yaştan itibaren çocuğun evde, okulda

saatlerce bilgisayar ve televizyon karşısında zaman geçirmesinin önüne geçilmelidir..

Çocuklarda fiziksel aktivite (spor) yararlımıdır ve nasıl olmalıdır?

Evet yararlıdır. Öncelikle, daha sağlıklı ve zinde olacaklardır, büyümeleri, gelişmeleri

olumlu yönde etkilenecektir. Vücut hareketlerini daha iyi kontrol edip, doğal

yeteneklerini geliştirme şansları olacaktır. Gerginlik, huzursuzluk, saldırganlık ve

depresyon gibi sorunlarla daha kolay başa çıkabileceklerdir. Kendilerine güvenen,

çevreleri ile sağlıklı iletişim kurabilen çocuklar ortaya çıkacaktır.

Yapılacak spor; çocuğa zarar vermemeli ve yaş gurubuna uygun olmalıdır. Kemik ve

kas gelişimi sürerken yapılacak aşırı yüklemeler, zedelenmelere, kırıklara kızlarda

adet bozukluklarına yol açabilir. 5-7 yaş arası; koşma, tırmanma, yüzme, dans- folklor

gibi bireysel aktiviteler öne çıkarılırken, yaş ilerledikçe, daha fazla güç ve enerji

gerektiren aktivitelere, kademeli olarak geçilmelidir. Unutulmaması gereken şey;

çocuğun yaptığı spor dalını benimseyip, sevmesi ve sporu amatörce uygulayıp aşırı

yüklenmelerden kaçınmasıdır.

Yaşla birlikte organizmada ne gibi değişiklikler olur ve ne tür sporların

yapılması daha uygundur?

Günümüzde artık; 40-65 yaş arasını orta yaş, 65-75 yaş arasını emeklilik dönemi, 75-

85 yaş arasını ileri yaşlılık ve 85 yaş üstünü de çok ileri yaşlılık dönemi olarak

niteliyoruz. Yaşla birlikte: 1) Beyin ve sinir hücrelerinde artan kayıplar; denge,

koordinasyon bozulmalarına, hareketlerde yavaşlamaya yol açmaktadır. 2) Görme ve

işitme duyularında olan kayıplar, anlık tepkileri geciktirmektedir. 3) Kas ve kemik

kitlesinde oluşan kayıp, yumuşak dokularda esneklik azalması; kolay yaralanma ve

zorlu hareketleri yapamama sonucunu doğurmaktadır. 4) Kalp-dolaşım ve solunum

sistemlerindeki kapasite azalması, güçsüzlük ve çabuk yorulmayı beraberinde

getirmektedir. Bütün bunlara bakarak; orta yaş gurubunun, tenis, yüzme, koşma,

bisiklete binme gibi aktiviteleri kolayca yapabileceğini, emekli ve ileri yaş gurubunda

ise; yüzme ve yürümenin en iyi sporlar olduğunu söyleyebiliriz.

Yürüme ve koşma hakkında neler denebilir?

Yürüme her yaşın sporu olup, bir insan hayatı boyunca yaklaşık 200.000 km yani

Dünya çevresinin 5 katı yürümektedir. Yürürken en önemli noktalar; uygun süre,

uygun zemin, uygun giysi ve ayakkabılardır. Orta yaşın ilk yarısında; haftada 5 gün

1'er saatlik (yaklaşık 5 km) yürüyüş yeterliyken, daha ileri yaşlarda haftada 3-4 gün,

30-45 dakikalık yürüyüşler uygun olacaktır. Yürünen zemin; mümkünse sert

olmamalı, esnek ve düz olmalıdır. Mevsime uygun spor giysileri, tabanı darbeleri

emen ve ayağı iyi kavrayan kaliteli spor ayakkabılar tamamlamalıdır. Spor

ayakkabılar; her 500-600 km'de bir değiştirilmelidir. Koşarken; 7-8 km'lik bir hızı, yani

hafif bir tempoyu tercih etmek, hızı ve mesafeyi her hafta % 10 oranında artırmak

uygun olacaktır.

Spor yaralanmaları nelerdir:

Özellikle temas sporu yapanlarda, kas-iskelet sistemine ait çeşitli yaralanmalar

olmaktadır.

Adale tendon yaralanmaları; Adale ezilmesi, adale liflerinde yırtılmalar ve tendon

kopmaları (Aşil tendon kopmaları, omuz rotator adale yırtıkları, quadriseps tendon

yırtıkları, kasıkta tendon kopmaları, uyluk arkasında hamstring adale yırtıkları)

Bağ (ligaman) yaralanmaları; Eklemlerde burkulma ve dönmeler sonucunda

bağlarda gerilme, esneme ve kopmalar (ayak bileği burkulması ile bağ yaralanmaları,

diz iç yan, dış yan ve çapraz bağ yaralanmaları)

Kırıklar ve çıkıklar; Temas sporlarında travmanın şiddetine, yönüne ve düşme

şekline göre çeşitli kemik kırık ve çıkıkları gelişir (Omuz, dirsek ve parmak çıkıkları,

köprücük kemiği, el bileği, ayak bileği, el ve ayak tarak kemikleri, dirsek bölgesi

kemiklerde ce diz çevresi kemiklerde kırıklara rastlanılmaktadır.

 

Spor yaralanması olursa acil yaklaşım nasıl olmalı, kesin tanı ne şekilde

konulmalıdır?

Spor yaralanmalarında ilk yardım:

Spor yaralanmalarında ilk yardım olay yerinde yapılan işlemdir. İlk yardım genellikle

çevredekiler veya masörler tarafından yapılmaktadır. Spor alanında yaralanan

herhangi bir sporcuya bilinçli yaklaşmak gerekir. Aksi takdirde istenmeyen daha kötü

sonuçlar gelişebilir. Yaralanan sporcu uygun bir şekilde spor alanı dışına alınmalıdır

(sedye ile taşınma gibi).

Yaralanan bölge istirahat pozisyonuna alınır ve ödem gelişmemesi için hemen buz

tedavisine başlanmalıdır. Buz direk cilt ile temas etmemeli, 10-15 dakika süre ile

uygulanmalıdır. Buz tedavisi 2 saat ara ile günde 5-6 kez uygulanabilir. Daha sonra

yaralanan bölgeye göre bandaj ile kompresyon veya atel uygulanmalı özellikle alt

ekstremite yaralanmalarında bacak yükseğe (kalp seviyesine) kaldırılmalıdır.

İlk yardımdan sonra yaralanan sporcu uygun bir merkeze götürülerek, Ortopedi ve

Travmatoloji uzmanı tarafından muayene ve tetkik edilmelidir.

Spor yaralanması olan bölgede ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı, sıyrık, ekimoz gibi

bulgular görülebilir.

Kesin tanı için görüntüleme işlemleri yapılır. Kırık ve çıkıklar için direk grafi veya

bilgisayarlı tomografi tetkiki, yumuşak doku yaralanmaları için manyetik rezonans

veya ultrason tetkiki yapılır.

 

Spor yaralanmalarının kesin tedavisi:

Spor yaralanmasının şiddetine, hasarına ve yerine göre konservatif veya cerrahi

tedavi yapılır.

Konservatif tedavi; Bandaj, atel, sirküler alçı, ortez ile ekstremite istirahate alınır.

Ağrı kesici ve ödem giderici ilaçlar verilir.

Fizik tedavisi; Akut durum geçtikten sonra adale kuvvetlendirici ve hareket açıcı

egzersiz programları yapılabilir. Cerrahi tedavi yapılan sporcularda, ameliyat sonrası

fizik tedavi yapılır.

Cerrahi tedavi;  Bazı spor yaralanmaları (gerekli endikasyonu olan kırık ve

çıkıklarda) cerrahi tedavi yapılır. Eklem içi yaralanmalar artroskopik olarak tedavi

edilirler (menüsküs yaralanmaları, çapraz bağ kopukları, kıkırdak lezyonları). Kapalı (

artroskopik) yöntemlerle; eklem içi yapıları ekranda net bir şekilde görüntüleyip,

müdahale etmek mümkündür. Hastaya verilen zarar daha azdır ve iyileşme süresi de

daha hızlıdır. Tendon yaralanmaları da cerrahi olarak tamir edilirler.

Menisküs yırtığı nedir?

Menisküs yırtığı nedir sorusunu cevaplamadan önce menisküsün ne olduğunu

anlamak lazım. 

Menisküsler diz eklemi içerisinde uyluk ve kaval kemikleri arasındaki sürtünmeyi

azaltmak, vücut yükünü diz içerisine transfer etmek için içeriye yerleşmiş olan

kıkırdakımsı yapılardır. Şekil olarak C harfine benzerler; içte ve dışta birer tane olmak

üzere diz eklemi içerisinde 2 tanedirler. 

Menisküslerin yırtılması iki farklı şekilde olmaktadır. Genç grupta bir travma sonrası

yani bir darbe gelmesi sonrası yırtılma olabilir. Bir de yaşlı grupta  tüm

vücudumuzdaki yapıların eskimesi gibi menisküslerin de yapılarının zayıflayıp

eskimesi sonucu basit diz üzerinde dönmeler, burkulmalar sonucu ortaya çıkabilir. 

Yaşlı grupta diz eklem kıkırdağının harap olması, halk arasındaki kireçlenme

dediğimiz durumun ortaya çıkması menisküs üzerindeki yükü arttırır. Zaten yapısal

olarak özelliklerini kaybetmiş olan menisküs çok basit darbelerle yırtılabilir hale

gelir. 

Menisküs yırtıklarının belirtileri nelerdir?

Menisküs yırtıkları oluşurken hastalar genellikle ani bir ağrı batma ya da yırtılma hissederler. Yırtılan

menisküsün hangisi olduğuna bağlı olarak ağrı dizin iç ya da dış kısmında daha belirgindir. Birkaç saat

içinde dizin içinde sıvı veya kan toplanmasına bağlı  olarak diz ekleminde şişlik ortaya çıkar. Genellikle

yaralanan dizin üzerine basmak mümkündür ancak topallama vardır ve sporcular genellikle sporu

bırakmak zorunda kalırlar. Yaralanma şiddetli ise menisküs yırtıklarına diz ekleminin çapraz ya da yan

bağlarının kopmaları da eşlik edebilir. Bu durumda dizde emniyetsizlik ve boşluk  hissi gibi belirtiler de

ortaya çıkabilir. Bazen yırtılan menisküs parçası, diz eklemini oluşturan kemiklerin arasında sıkışarak

diz hareketini engeller. Kilitli diz olarak bilinen bu durumda erken dönemde cerrahi tedavi yapılması

gerekir.

Zaman geçtikçe dizdeki yaygın ağrı azalarak ilgili menisküsün üzerinde noktasal hale gelir.  Ağrı

özellikle ani dönüşlerde ve çömelme sırasında ortaya çıkar. Yırtık menisküs parçaları eklem yüzleri

arasına girerek dizde takılma ve kilitlenme gibi belirtilere yol açabilir. Bu beraberinde daha önceden

dizde olmayan kıtırtı benzeri seslere de yol açabilir

Menisküs yırtıklarına nasıl tanı konulur?

Doktorunuzun menisküs yırtığı tanısına ulaşması için önce olayın oluş şeklini anlatmanızı isteyecektir.

Daha sonra dizinizi muayene ederek  menisküs yırtığı bulgularını araştırır. Bu sırada yan ve çapraz

bağlarınızı da muayene eder. İyi bir hikaye ve fizik muayene sonrasında menisküs yırtığı tanısı büyük

ölçüde ortaya çıkar. Dizinizdeki aşınma-eskimenin miktarını değerlendirmek ve kemik yapılarda başka

bir sorun olup olmadığını anlamak için doktorunuz röntgen grafileri isteyebilir. Menisküs yırtıklarının

tanısını doğrulamak için son yıllarda en güvenilir yöntem diz ekleminin manyetik rezonans

görüntülemesidir (MRG). 

MRG’nin menisküs yırtıklarını saptamadaki doğruluk oranı,

usulüne uygun çekilir ve deneyimli ellerde değerlendirilirse

% 95’in üzerindedir. Ancak tedaviye karar vermede tek

belirleyici MRG değildir. Bazı olgularda yırtık olmadığı hale yırtık varmış gibi görüntü elde edilebilir

(yalancı pozitif sonuç) ya da tam tersine yırtık olduğu halde MRG’de saptanamayabilir (yalancı negatif

sonuç).

Özellikle daha önceden menisküse yönelik cerrahi tedavi yapılmış ise hata payı çok artar ve daha ileri

tanısal yöntemlere gerek olabilir. Bu nedenle  tedavinize karar verirken doktorunuz sadece MRG

bulgularını değil, sizin hikaye ve fizik muayene bulgularınızı da göz önüne alır.  Bazı hallerde bu tanı

yöntemlerinin hepsi yetersiz kalabilir. Bu durumda artroskopi ile tanı doğrulan

Menisküs yırtıklarında tedavi seçenekleri nelerdir?

Gençlerde menisküs yırtıklarının tedavisi çoğunlukla cerrahidir. Çok nadir görülen ve tam kat olmayan

bazı küçük yırtıklar dışında menisküslerin kendiliğinden iyileşme yeteneği yoktur. Belirgin yakınmaları

olan hastalarda cerrahi müdahale ile menisküs yırtığı onarılmaya çalışılır, eğer yırtık onarıma uygun

değilse yırtık olan kısım çıkartılır.

İleri yaştaki hastalarda menisküs yırtıklarına genellikle dizde artroz (aşınma, yıpranma, kireçlenme)

eşlik eder. Bu durumda sadece menisküs yırtığına müdahale etmek sorunu tam olarak çözmeyebilir.

Doktorunuz bu durumda ilaç tedavisi ile belirtilerin baskılanmasını, eklem içi enjeksiyonları, artroskopik

cerrahiyi ya da artroskopi ile birlikte kemik düzeltici ameliyatlardan birine karar verecektir. 

Artroskopik Cerrahi Nedir?

Tüm dünyada büyük eklem yaralanmalarının tanı ve tedavilerinde çok sık kullanılan bir yöntemdir.

Hastaya zarar vermeyen minor cerrahi bir işlemdir. Artroskopi teknik olarak çok küçük ameliyat kesileri

yardımıyla eklem içerisine yerleştirilen kurşun kalemden daha ince aletler ile ve fiberoptik kamera

yardımıyla monitör ekranından eklem içerisinin net bir şekilde görüntülenmesi esasına dayanır.

Eklemin sağlamlığını temin eden yapılara bir zarar verilmediğinden hastalarımız artroskopi sonrası çok

kısa sürede eski işlerine ve aktivitelerine dönebilmektedir. Ameliyat sonu cilde dikiş atılmaz. Hastaların

büyük çoğunluğu aynı gün içinde taburcu edilebilmektedir.

Ön çapraz bağ yaralanmaları

Ön çapraz bağ, diz ekleminde femur ve tibia

kemiklerini birbirine bağlayan yapılardan birisidir. Dizin

normal işlev görmesi için çok önemli olan bu bağ, tibia

kemiğinin anormal bir şekilde öne doğru yer değiştirmesini

engelleyen en önemli yapıdır. 

Spor sırasında meydana gelen ve sporcuların 4 haftadan

uzun süre spordan uzak kalmasına neden olan

yaralanmalar içinde ön çapraz bağ yaralanmaları birinci

sırada yer alır. Ön çapraz bağ yaralanmalarını iç menisküs ve iç yan bağ yaralanmaları takip eder.

Amerika Birleşik Devletlerinde yılda yaklaşık 200 bin ön çapraz bağ yaralanması ortaya çıktığı

saptanmıştır. Toplumun spora olan ilgisinin artması ile bu sıklığın artması beklenmektedir. Ülkemizde

sağlıklı veriler olmamakla birlikte yılda 3 bin civarında ön çapraz bağ yaralanması ortaya çıktığı tahmin

edilmektedir. 

Ön çapraz bağ yaralanmaları nasıl oluşur?

Ön çapraz bağ yaralanmaları, genellikle sabit ayak üzerinde ani dönme hareketi sırasında ortaya

çıkar. Sıklıkla sporcunun kendisinin yaptığı bir hareket sırasında olur. Daha nadiren dize gelen

doğrudan darbeler, trafik kazaları, yüksekten düşme ve endüstriyel kazalar sonrasında ön çapraz bağ

yaralanmaları ortaya çıkabilir. Bu durumda, ön çapraz bağ yaralanmalarına arka çapraz bağ, yan

bağlar ve menisküslerin yaralanmaları da eklenebilir. Kadın sporcuların yapısal özelliklerinden dolayı

ön çapraz bağ yaralanmaları erkek sporculara göre daha sık görülür. Erişkinlerde yaralanmalar bağın

gövdesinden kopması şeklindeyken, çocuklarda yaralanma bağın kemiğe yapıştığı yerden bir parça

koparması şeklinde olabilir. 

Ön çapraz bağ yaralanmalarının belirtileri nelerdir?

Ön çapraz bağ yaralanması sırasında dizde ani bir kopma hissi ile birlikte şiddetli bir ağrı ortaya çıkar.

Bazı sporcular bağın kopma sesini duyabilirler ve sıklıkla yere düşerler. Diz ekleminin içinde hızla

gelişen kanamaya bağlı olarak şişlik meydan gelir. Sporcu genellikle spora devam edemez ve

müsabakayı bırakmak zorunda kalır. Ağrı ve şişliğe bağlı olarak dizde hareket kısıtlılığı meydana gelir

ve topallama ortaya çıkar. Bazı sporcular dizlerinin yerinden çıkıp girdiğini hissedebilirler.

Birkaç gün-hafta içinde diz eklemindeki şişlik ve ağrı azalır. Diz hareketleri kazanılır ve topallama

kaybolur. Ancak bu sefer özellikle ani dönüşlerde, ani yavaşlama hareketi sırasında ve merdiven

inerken dizde boşluk ve emniyetsizlik hissi ortaya çıkar. Ön çapraz bağ kopması olan dizlerde yüzme,

bisiklet gibi sporlar yapılabilir; ancak futbol, basketbol, hentbol, voleybol, kayak gibi ani sıçrama, dönüş

ve hızlanmaların olduğu sporların üst düzeyde yapılması mümkün değildir. Eğer sporcu ön çapraz

bağı olmadan bu sporlara devam etmek isterse yeni yaralanmalar ve dizdeki hasarın artması riski çok

yüksektir.

Ön çapraz bağ yaralanmalarında saha kenarında ilkyardım

Dizde ani dönme hareketi sonrası şiddetli ağrı ve şişlik olan her sporcuda ön çapraz yırtığı akla

gelmelidir. Dize hemen buz uygulaması ve elastik bandaj sarılması, şişlik ve ağrıyı azaltacaktır.

Sporcunun müsabakaya dönmesine izin verilmemelidir. Sporcu ilgili bacağın üzerine yük vermeden

sahayı terk etmeli ve kesin tanı konana kadar koltuk değneği kullanmalıdır.

Ön çapraz bağ yaralanmalarında nasıl tanı konulur?

Ön çapraz bağ yırtığının tanısı, yaralanma oluş şeklinin

ayrıntılı olarak anlatılması ile başlar. Bunu dikkatli bir

muayene izler. Sadece bu hikaye ve muayene ile ön çapraz

bağ yırtığının tanısı %90’ın üzerinde bir oranda konabilir.

Bazen ilk anda diz çok ağrılı olduğu için yeterli bir muayene

yapılamayabilir. Bu durumda 10 gün içinde yapılacak ikinci

bir muayene tanı koydurucudur. Üst düzey profesyonel

sporcularda erken dönemde tanı konması gerekiyorsa

MRG tanıya yardımcıdır. 

Ciddi diz yaralanması geçiren bütün hastalarda röntgen grafileri elde olunmalı ve kemiklerde kırık olup

olmadığı araştırılmalıdır. Ön çapraz bağ yaralanmalarında grafiler genellikle normaldir. Manyetik

rezonans görüntüleme ön çapraz bağ yırtıklarının tanısında %90’ın üzerinde doğruluk oranına sahiptir.

Ayrıca eşlik eden menisküs, yan bağ ve kıkırdak yaralanmaları ve kemik ödemlerine tanı konabilir.

Ancak nadir de olsa MRG yanıltıcı olabilir, bağ işlev görmeyecek derecede yaralanmış olduğu halde

MRG’de bağın devamlılığı korunmuş gibi görülebilir. Bu nedenle tedaviye karar verirken MRG tek

belirleyici değildir, muayene ve hikaye bulguları da göz önüne alınmalıdır.

Ön çapraz bağ yaralanmalarında tedavi seçenekleri

Genç, spor yapan veya aktif yaşam stiline sahip bireylerde ön çapraz bağ yaralanmalarının tedavisi

cerrahidir. İleri yaşta olup yüksek aktivite seviyesinde olmayan, spor yapmayan ve günlük yaşamda

dizinde boşluk ve emniyetsizlik gibi yakınmaları olmayan bireylerde cerrahi tedavi yapılmayabilir.

Büyümesinin tamamlamamış çocuklarda önceleri büyüme tamamlanana kadar bekleyip daha sonra

cerrahi tedavi yapılması önerilmekteydi. Ancak günümüzde, cerrahi tedavi yapılmayan çocuklarda

dizde geri dönülmez menisküs ve kıkırdak yaralanmalarının oluştuğu görüldükten sonra, ibre cerrahiyi

daha erken yaşlarda yapma yönüne kaymıştır.

Cerrahi olmayan tedavi seçilmişse, dizde oluşabilecek emniyetsizlik ve boşluk hissini azaltmak için kas

güçlendirme programları önerilir ve dizi zorlayıcı sporlarda koruyucu dizlikler kullanılabilir. Ancak

şiddetli bir zorlanma olduğunda her ikisi de dizin yerinden çıkmasını engelleyemez ve dizde ilave

yaralanmalar ortaya çıkabilir.

Ön çapraz bağ cerrahisinin hedefleri nelerdir?

Ön çapraz bağ yaralanması olan bireylerde amaç, dizdeki boşluk ve emniyetsizlik hissini ortadan

kaldırmak, kişinin spor veya zorlayıcı aktiviteler sırasında güvenle basabileceği bir diz elde etmektir.

Başka bir amaç, ilk yaralanma sırasında hasar görmemişse menisküsleri korumak ve tamir edilebilen

menisküs yırtıklarını onararak ileriki yıllarda dizde oluşabilecek aşınma ve yıpranmanın önüne

geçmektir. Cerrahinin başka bir amacı sporcuları, yaralanma öncesinde bulundukları spor seviyesine

geri döndürmek ve dizde yeni yaralanmalar oluşmasını engellemektir.

Ön çapraz bağ tamiri nasıl yapılır?

Eğer ön çapraz bağ, yapıştığı yerden bir kemik parçası kopartarak ayrıldı ise, kopan kemik parçası

yerine tutturulur. Daha çok çocuklarda görülen bu durumda tespit vidalar veya dikişler ile yapılabilir. Bu

işlem çoğunlukla artroskopik olarak yapılır, ender durumlarda açık cerrahi gerekli olabilir.

ÖÇB Yaralanmasında Ameliyat Ne Zaman Gerekir?

Genç, aktif hastalarda, (özellikle sporla uğraşıyorsa) ÖÇB

yaralanması düşünülüyorsa ameliyat gerekir. Hastanın ameliyat

sonrasındaki rehabilitasyon programına uyumu önemlidir,

dolayısıyla bu programa adapte olamayacak hastalarda ve ileri

yaşta, aktivite düzeyi düşük hastalarda ameliyat planlaması

yapılmamalıdır.

Aktif sporla uğraşan profesyonel sporcularda, hobi olarak sporla

uğraşan ve düzenli olarak spor yapanlarda, diz ekleminin ağır

kullanımını gerektiren işlerde çalışanlarda, normal günlük işlerde

şikayeti olmayan ancak örneğin merdiven inişlerde sorun

yaşayanlarda, diz içerisine sık sık kanama olanlarda ve 6 aylık

konservatif tedaviye rağmen dizde şikayetleri geçmeyen

hastalarda ameliyat gereksinimi vardır.

Çapraz bağ yaralanması sonrasında ameliyat düşünülen

hastalarda eklem içi hematom geçtikten sonra ameliyat

planlaması yapılmalıdır. Ameliyata kadar geçecek süre içerisinde

hastaya kuadriseps egzersizleri başlanmalı ve eklem hareket

genişliği tam sağlanmalıdır.

 

ÖÇB Yaralanmasında Ameliyat Yöntemleri Nelerdir?

ÖÇB ameliyatlarında kullanılan farklı teknikler vardır. Her cerrah

farklı hastalarda farklı yöntemler kullanabilir.

Çapraz bağın uç uca dikilmesi eskiden kullanılan bir yöntem olup

sonuçları çok başarısız olduğu için günümüzde terk edilmiştir.

Günümüzde ÖÇB’ın yeniden yapılandırıldığı ve eski bağın

kullanılmadığı yöntemler tercih edilmektedir.

ÖÇB yeniden yapılandırılmasında hastanın kendisinden alınacak

kemik uzantılı patellar tendon veya hamstring tendonları

kullanılabileceği gibi kadavradan alınmış benzer dokular da

kullanılabilir.

Günümüzde ÖÇB cerrahisinde artroskopik yöntemler tercih

edilmektedir. Açık cerrahide hem sonuçlar daha kötüdür, hem de

kozmetik olarak elde edilen görüntü hasta uyumunu ve

memnuniyetini olumsuz yönde etkiler.

ÖÇB yerine kullanılacak doku tercihen hastanın kendisinden alınır.

Bu doku dizin ön kısmından alınacak ucunda patella ve tibiadan

kemik parçalar içeren patellar tendon (kemik-tendon- kemik)

olabileceği gibi, dizin iç kısmından alınacak hamstring tendonları

da olabilir. Alınan bu dokuların açılacak tüneller içerisinde

sabitlenmesi için de farklı yöntemler vardır. Titanyum vidalar,

çelik çiviler, vücutta emilebilir materyallerden imal edilmiş vida

veya çiviler tercih edilebilir.

-         Kemik-tendon-kemik greftler: Diz önünden yapılan alt alta

her biri yaklaşık iki santimlik iki kesi vasıtasıyla alınır. Tibia

ve femur kemikleri içerisine greftin ucundaki kemik

parçaların girebileceği tüneller açılır ve greft yerleştirildikten

sonra titanyum, çelik yada emilebilir vida çivi veya staple ile

sabitlenir.

o       Avantajları: Fiksasyon çok kuvvetlidir. Yeniden

yapılandırılan ÖÇB orjinali kadar ya da daha kuvvetlidir.

o       Dezavantajları: Diz önü ağrısı olabilir. Yere diz çökerek

çalışanlarda sorun uzun sürelidir. Patellar tendon

greftin alınmasına bağlı zayıflar.

-         Hemstring grefti: Hastanın kendi Semitendinozus ve

grasilis tendonları dizin iç tarafından alınır. Özellikle büyüme

plağı açık genç hastalarda daha çok tercih edilen bir

yöntemdir.

o       Avantajları: tendonların alındığı kesi diz önünden uzak

olduğu için diz önü ağrısı olmaz. Patellar tendon sağlam

kalır.

o       Dezavantajları: Kemik-tendon iyileşme hızı, kemik-

kemik iyileşme hızına göre daha yavaştır ve daha uzun

süre alır. Hemstring tendonlarında yaklaşık %10’luk bir

kuvvet kaybı kalır ancak bu genelde hasta tarafından

fark edilebilecek bir zayıflık oluşturmaz.

-         Allogreft: Kadavradan alınan patellar tendon, hemstring

tendonu ya da aşil tendonu kullanılabilir.Fiksasyon için

benzer malzemeler kullanılır.

o       Avantajları: Greft alınmadığı için alınmaya bağlı riskler

ve komplikasyonlar olmaz. Ameliyat süresi daha

kısadır.

o       Dezavantajları: Çok düşükte olsa enfeksiyon bulaşma

riski vardır. Allogreftler işlemden geçirildikten sonra

boyları kısalır. Eğer ameliyat sırasında yeterince

uzatılmazsa ameliyat sonrasında gevşeme problemi ile

karşılaşılabilir.

 

Ameliyatta Karşılaşılabilecek Riskler ve Komplikasyonlar

Nelerdir?

-         Derin Ven Trombozu: Bacaktaki derin toplardamarlarda

pıhtı oluşmasıdır. Diz ile ilgili her ameliyattan sonra görülme

riski vardır. Bacakta şişme ısı artışı ve ağrıya yol açar. Erken

harekete başlama riski önemli ölçüde azaltır.

-         Enfeksiyon: Riski çok düşük olmakla birlikte önemli bir

komplikasyondur. Ameliyat sırasında steriliteye üst düzeyde

dikkat etmek gerekir.

-         Eklem Sertliği: Nadir olmakla birlikte diz içerisindeki

yapışıklıklara bağlı eklem sertliği ortaya çıkabilir. Bunu

engellemek için ameliyat sonrasında erken ve yoğun hareket

programı önemlidir. Ameliyat yaralanmadan sonra çok kısa

süre içerisinde yapılmışsa eklem sertliği gelişme riski artar.

-         Greft Sıkışması: Eğer kemikte açılan tünellerin yeri uygun

değilse, yeni yerleştirilen greft hareketler sırasında eklem

içerisinde sıkışabilir. Sıklıkla dizin tam olarak açılması

engellenir. Bu problem nadiren fizik tedaviden fayda

görmekle birlikte genelde yeni ameliyat gerektirir.

 

Ameliyat Sonrası Süreç Nasıldır?

Hasta hekimin tercihine ve kullanılan anestezinin tipine bağlı

olarak aynı gün içerisinde taburcu edilebilir ya da ertesi güne

kadar hastanede tutulabilir. Ameliyat sonrasi dize açısı

ayarlanabilir bir dizlik takılır. Hasta kendisini rahat hissettiği

andan itibaren bir çift koltuk değneği ile ayağa kalkabilir ve ağrı

oluşturmayacak kadar yük vererek ameliyatlığı bacağın üzerine

basarak yürüyebilir. Mobilizasyonla beraber egzersizlerde başlanır

ve hasta tarafından düzenli olarak yapılması istenir. Yaklaşık

birinci haftada rehabilitasyon programına başlanır ve kullanılan

greft ve fiksasyon malzemesine göre değişebilen 3-6 aylık bir

program uygulanır.

Masa başı işte çalışan hastalar ameliyat sonrası birinci haftada iş

başı yapabilir ancak ayakta durmayı gerektiren işlerde 4-6

haftadan önce çalışmaya başlama tavsiye edilmez. Eğer ağır iş

yapılması gerekiyorsa işe dönüş zamanı 2-4 aydan önce

olmamalıdır. Sportif aktivitelere dönüş açısından bakılacak olursa

4. ayda hızlı yürüyüşe, 4-5. aylarda bisiklete, 5. ayda düz koşuya,

6-8. aylarda ise diğer sportif faaliyetlere başlama mümkündür.

 

ÖÇB İle İlgili Akılda Tutulması Gerekenler

-         ÖÇB diz eklem stabilitesinin %90’nı sağlar.

-         Diz yaralanmaları ortopedik travmaların önemli bir oranını

teşkil eder ve ameliyat gerektiren spor yaralanmalarının

çoğu dizle ilgilidir.

-         Sporcularda görülen diz yaralanmalarında dizdeki dört ana

bağdan ÖÇB ve iç yan bağ en sık yaralananlarıdır.

-         ÖÇB tamiri oldukça sık yapılır ve rutin ameliyatlardandır.

Amerikada her yıl 100000 erişkinden 60’ında yeni ÖÇB yırtığı

sebebiyle ameliyat uygulanmaktadır. Ülkemizde bu tür bir

istatistik yoktur.

-         ÖÇB tamiri oldukça başarılı bir ameliyattır. Sporcuların

yaklaşık %90’ı altı ay içerisinde aktif spora dönerler.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)