YÜKSEK PLAZMA TRİGLİSERİTLERİNİN YENİ NEDENİ KEŞFEDİLDİ

Yazar Gülsüm Kasapoğlu BaylıDiyetisyen • 13 Temmuz 2017 • Yorumlar:

YÜKSEK PLAZMA TRİGLİSERİTLERİNİN YENİ NEDENİ KEŞFEDİLDİ

Hipertrigliseridemi, aşırı sentez, kusurlu işlenme ve temizlenme veya her ikisinin birlikte etkisi sonucu gelişen bir lipid metabolizması bozukluğudur. Diyetle alınan trigliseridler incebarsaktan emilir ve lenfatik sisteme salgılanırlar. Kanda bulunan trigliseridlerin çoğu incebarsaktan emilenler olsa da, karaciğer de bir miktar trigliserid üretir ve kana verir.

Hipertrigliserideminin özellikle son zamanlarda KVH gelişimi için başlıbaşına risk faktörü olduğunun belirlenmesi, ayrıca yıllardan beri akut pankreatit ve non-alkolik (alkole bağlı olmayan) steatohepatitin(karaciğer yağlanması) gelişmesinde önemli rol oynadığının bilinmesi, tedavi edilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Hipertrigliseridemi, çoğunlukla kontrolsüz şeker hastalığı ,kontrolsüz şekerli gıdalar,yüksek früktoz alımı ve obezite nedeniyle oluşur . Yüksek plazma trigliserit seviyeleri, trigliserid metabolizmasını düzenleyen çeşitli genlerdeki mutasyonlar tarafından da oluşabilir. Bununla birlikte, yıllardır süren araştırmalara ve trigliserid metabolizması üzerine artan bir anlayışa rağmen, çoğu hipertrigliseridemi vakası tam olarak anlaşılamamıştır.

Her zaman için trigliserit yüksekliği olan bireylere diyet, egzersiz yapması , yüksek yağlı besinlerden uzak durulmasını söyleriz. Ancak bazı hastalara bu da etki etmemekte ve nedeni de ortaya konmamaktaydı. Kalifornia Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma da,araştırmacılar ‘GPIHBP1 otoantikor sendromu" olarak adlandırılan bir sendromun hipertrigliseridemi konusunda önemli bir ilerleme olduğunu savunuyorlar.

Kan dolaşımı içerisinde ki trigliseritler,kılcal damar içinde bulunan lipoprotein lipaz diye adlandırılan enzimler tarafından parçalanır.Ancak GPIHBP1’e karşı otoantikorların ,trigliserit parçalayıcı(sindirici) lipoprotein lipazın aktivitesini engelleyerek trigliseridin sindirilmesini engellediği görülmüş.

Bilim insanları, GPIHBP ‘ ye karşı otoantikoru olan 6 kişi tespit etmiş ve bu kişilerden bir tanesi hamile kalmıştır.Bu zararlı otoantikorlar hamile kişinin plesantasından geçerek bebekte de oluştu ve bebeğin dolaşımına girdi.Ve sonucunda bebekte şiddetli trigliserit yüksekliği (hipertrigliseridemi) gelişti.Annenin zararlı otoantikorlarının kaybolmasıyla bebeğinde trigliserit yüksekliği normale döndü.

Araştırmacılar, GPIHBP1 otoantikor sendromunun sıklığını ve bunun nasıl tedavi edilebileceğini tanımlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulacak, ancak immünosüpresif ilaçların otoantikorları azaltmaya ve plazma trigliserid düzeylerini düşürmeye yardımcı olabileceğini demişlerdir.

Ulusal kalp, akciğer ve kan enstitüsünün atherothrombosis ve koroner arter hastalığı şef yardımcısı şef, Dr. Michelle Olive, "Araştırmacılar yeni bir hastalık keşfetmekle kalmadı, bulguları hastalığın tedavi edilebilir olduğunu ileri sürdü" dedi."Bu bulgular NHLBI tarafından finanse edilen GPIHBP1'in moleküler mekanizmalarının yıllarca araştırılmasının sonucudur ve temel bilimin doğrudan klinik etkileri ile bilimsel gelişmelere nasıl yol açabileceğinin mükemmel bir örneğidir." Demişlerdir.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)