Kaygı

Yazar Çağrı KalaycıPsikolog • 19 Ekim 2022 • Yorumlar:

Kaygı kavramını en temel basamakları ile açmak gerekirse kişinin başına tehlikeli bir olay gelme ya da kötü bir şey olacakmış gibi yaşama durumu, tetikte olma halidir. korku ve kaygı kavramlarının ayrılması gerekmektedir. Kişiler korkuda şuanın içinde başına gelebilecek bir durumdan tetikte olmaktadır. Kaygıda ise gelecek zaman diliminden başına bir kötü bir şey gelecek endişesinden tetikte olma halidir. Toparlamak gerekirse korku şuan ile ilgili kaygı ise gelecek ile ilgilidir. Korku kısa süreli kaygı ise uzun süreli bir duygudur. Kaygı normal kaygı ve patolojik kaygı olarak ikiye ayrılmaktadır. Kişinin hayatında gerçek ölüm, virüs, sakat kalma gibi hayatın içinden olan ya da daha önce deneyimini yaşamadığımız ve hakkında fikir yürütemediğimiz kaygıyı normal olarak sınıflandırmaktayız.
Kaygı ve korkunun kişiler üzerinde önemli etkileri mevcuttur bunlardan en önemlisi bedenimizde sempatik sinir sistemimizi aktivite etmesidir. Korku sempatik sinir sistemimizi yüksek düzeyde uyarırken kaygı sempatik sinir sistemimizi düşük düzeyde uyarmaktadır. Kişinin kaygı yaşaması ve sinir sistemimizi uyarması nedeniyle kişide tedirginlik ve huzursuzluk yaşanmaktadır. Korku yaşama durumunda ise sinir sistemimiz yüksek düzeyde uyarıldığı için terleme, nefes alıp vermede hızlanma ve kalp ritminin hızlanması durumu ile karşılaşılmaktadır. Bedenimizde otonom sinir sistemi bulunmaktadır. Otonom sinir sistemi bedenimizde otomatik olarak ortaya çıkmaktadır. Otonom sinir sistemi, sempatik ve para sempatik olarak ikiye ayrılmaktadır.  Para sempatik sinir sistemi bedenimizi dinlen ve sinir komutlarını vermektedir. Sempatik sinir sistemi ise savaş\kaç komutlarını bedenimize vermektedir. Korku ve kaygı bizim hayatta kalmamız için gerekli duygularımızdır.  Her iki duygu savaş\kaç tepkisinin temelini oluşturmaktadır. Korku duygusu tehlike anından sempatik sinir sistemimizi uyararak kaçmak ya da savaşmak için bedenimizi hazırlamaktadır. Gerekli durumlarda korku bizim hayatımızı kurtarmaktadır. Kaygı duygusu ise gelecek zaman diliminde tehlikeli olay\durumları önceden fark etmememizi bununla başa çıkmak için gerekli planlamayı ve davranışımız için gerekli motivasyonu bizlere vermektedir. Kaygı ile yapılan araştırmalar bunu defalarca göstermektedir. Laboratuvar ortamında yapılan çalışmalarda kişide düşük düzeyde kaygı oluşturmak gerçekleştireceği görevin performansını olumlu yönde etkilediği görülmüştür. Burada kritik ve en önemli nokta kaygının belirli bir seviyede olmasıdır.

 

Kaygı bozuklukları oldukça yaygın olan ruh sağlığı bozukluklarının arasında yer almaktadır. Amerika birleşik devletlerinde 8000 kişinin katıldığı bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada katılımcılarının %28i hayatlarının bir dönemi kaygı bozuklukları yaşadıkları gözlemlenmiştir. Fobiler kaygı bozukluklarının en yaygın türüdür. Kaygı bozuklukları kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere diğer patolojik hastalıklar için risk teşkil etmektedir. Psikiyatrik tanı almış diğer hastalarla karşılaştığında kaygı bozukluğu tanısı almış birinin öz kıyım oranı iki kat daha fazladır. Bu kişiler iş bulmada oldukça zorlanmaktadırlar bununla beraber iletişim problemleri yaşamaktadırlar. Bunun nedeni kaygı bozukluğu hayatının çoğu alanını ele geçirmiş olmasıdır. Bu bozukluk kişinin işlevselliğini olumsuz  yönde etkilemektedir.

 

Kaygının bir çok nedeni bulunmaktadır. Yaşanılan çevre, aile tutumu ve aile içerisinde nasıl yetiştirildiği oldukça önemlidir. Yapılan çalışmalarda aşırı koruyucu  ve ihmalkar tutum ile büyüyen çocukların yetişkinlik döneminde kaygılı ve depresif belirtilerinin olduğu saptanmıştır.

  

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)