Makaleler 14/11/2025

OKB: Zihnin Kıskacındaki Yaşamlar

Uzm. Kl. Psk. Ender Kardelen Güler Psikoloji
Uzm. Kl. Psk. Ender Kardelen Güler
Psikoloji

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), toplumda sıklıkla yanlış anlaşılan, “titizlik” veya “aşırı düzen takıntısı” olarak basite indirgenen, oysa ki bireyin yaşam kalitesini derinden etkileyen, karmaşık ve oldukça yıpratıcı bir anksiyete bozukluğudur.
Klinik pratiğimde, bu bozukluğu “zanlılar ve kurtarıcılar” savaşı olarak tanımlayan danışanlarım oluyor. Zanlılar, obsesyonlardır; istenmeyen, ısrarcı ve son derece rahatsız edici düşünce, dürtü veya imgelerdir. Kurtarıcılar ise kompulsiyonlardır; bu düşüncelerin yarattığı dayanılmaz sıkıntıyı azaltmak için yapılan tekrarlayıcı davranışlar veya zihinsel eylemlerdir.

OKB’nin özü, bir düşünceyi felaketle eşitlemektir. “Ya mikroplar bana bulaşırsa” obsesyonu, sadece temizlik kaygısı değil; hastalanıp ölme, sevdiklerine zarar verme korkusunun zihinsel ifadesidir. “Ya ocağı açık unuttumsa” düşüncesi, basit bir unutkanlık değil; evin yanıp kül olacağı ve bunun sorumlusunun kendisi olacağına dair derin bir inançtır. Zihin, en korktuğu senaryoyu en gerçekçi tehlike olarak işaretler ve alarmı asla kapatmaz.

Bu alarmı susturmak için devreye giren kompulsiyonlar ise kısa süreli bir rahatlama sağlasa da, aslında sorunu besleyen bir kısır döngü yaratır. Ellerini yıkadıkça mikrop korkusu güçlenir, ocağı kontrol ettikçe “acaba” hissi daha da derinleşir. Danışanlarım sıklıkla, “Bunun saçma olduğunu biliyorum ama yapmazsam dayanamıyorum” derler. İşte OKB’nin en acımasız tuzaklarından biri de budur: Mantık ve takıntı arasında açılan uçurum. Kişi, düşüncesinin anlamsız olduğunu bilir ancak onu etkisiz kılamaz. Bu, kişiyi kendi zihni karşısında çaresiz hissettirir.

OKB’nin temaları sınırsızdır: bulaşma ve temizlik, kuşku ve kontrol, simetri ve düzen, dini veya cinsel içerikli obsesyonlar, zarar verme korkuları… Her biri, kişinin en çok değer verdiği şeylere saldırır: sağlığına, inancına, sevdiklerine olan sevgisine. Bu nedenle OKB, bir karakter zayıflığı değil; nörobiyolojik temelleri olan gerçek bir psikolojik rahatsızlıktır.

Ancak bu karanlık tablonun ortasında bir umut ışığı var: OKB, tedaviye son derece iyi yanıt verir. Bu terapi, danışanı korkularıyla yüzleştirir ama kompulsiyon göstermesine izin vermez. Yavaş yavaş, beynin korku merkezi, bu düşüncelerin aslında bir tehdit olmadığını öğrenir. İlaç tedavisi (özellikle SSRI’lar) de beyin kimyasındaki dengesizlikleri düzelterek bu sürece önemli katkı sağlar.

Terapi süreci, bir dağa tırmanmaya benzer: zorlu, yorucu ve bazen geri çekilmek istersiniz. Ama her küçük adım, sizi zirveye, yani özgürlüğe biraz daha yaklaştırır. Amacımız, takıntıların tamamen yok olması değil; onlar geldiğinde paniğe kapılmamak, onları bir fırtına gibi izleyip geçip gitmelerine izin vermeyi öğrenmektir.

Eğer siz de zihninizin bu kıskacında sıkışıp kaldığınızı düşünüyorsanız, lütfen bilin ki yalnız değilsiniz. Yaşadıklarınız sizin suçunuz değil. Profesyonel bir destek almak, bu sarmaldan çıkışın en güçlü ve en etkili yoludur. Zihniniz bir hapishaneye değil, bir yaşam alanına dönüşebilir.

Unutmayın, OKB hakkında konuşmak, onun gücünü kırmak için atılan ilk ve en cesur adımdır.

Bu makalenin DoktorTakvimi web sitesinde yayımlanması, yazarın açık izniyle yapılmaktadır. Web sitesindeki tüm içerikler, fikri ve sınai mülkiyet mevzuatı kapsamında uygun şekilde korunmaktadır.

DocPlanner Teknoloji A.Ş. web sitesi tıbbi tavsiye sunmaz. Bu sayfanın içeriği, metinler, grafikler, görseller ve diğer materyaller de dahil olmak üzere, yalnızca bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur ve tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavinin yerini almak amacı taşımaz. Herhangi bir sağlık sorununuzla ilgili şüpheniz varsa, bir uzmana danışınız.


www.doktortakvimi.com © 2025 - Doktor bul ve randevu al

Bu web sitesi çerezleri kullanıyor.
Tarayıcınızda çerezlerle ilgili ayarları düzenleyebilirsiniz.